| Ashe ve ailesi için bu çöplük hem ev hem de avlanma alanı. | Open Subtitles | بالنسبة لــ آشى وعائلتها , هذه النُفاية هي البيت وأرض الصيد معا ً |
| babası ve abileri için ve ailesi için "namus" olarak görülüyor ve sınırı aşarsa bu ahlak kurallarına göre öldürülebiliyor. | TED | تصبح بما يسمى بالشرف شرف أبيها وإخوتها وعائلتها. وإذا تعدت حدود ذلك الشرف، قد تُقتل. |
| Yıllar boyunca öğrendiğimiz bir şey de, Griselda ve ailesinin onu ve ailesini fakirlikten kurtarabilmek için yapabileceği belki de en güçlü şey onun okula gitmesini sağlamak. | TED | و إحدي الأشياء التي تعلمناها على مر السنين أنه لربما أفضل شيء ممكن أن تقوم به غريسيلدا وعائلتها ليزيحوا الفقر عنهم هو أن يحرصوا على إرسالها للمدرسة. |
| Jessica Martin ve ailesini kaçırdılar. | Open Subtitles | إن لم تتركه لقد خطفوا جيسيكا مارتن وعائلتها |
| Amy'nin etki alanı biz ve ailesinin bildiğinden daha derin ve zengindi. | TED | نطاق تأثير إيمي كان أقوي وأعمق مما اعتقدناه أنا وعائلتها. |
| Rachel'ı annesi, sana ve ailesine karşı bir tehdit olarak görmüş olabilir. | Open Subtitles | قالت إنها يمكن أن قمت ينظر راشيل كتهديد إلى والدتها والتي وعائلتها. |
| Ama ailesi ve aşireti yarışmaması için ısrar ettiler ve karşı çıktılar. | TED | لكن قبيلتها وعائلتها ألحوا عليها بعدم المشاركة و كانوا معارضين بقوة |
| Kadın güçlendiğinde, çocukları ve ailesi de daha iyi koşullarda yaşamaya başlar. | TED | فإن كان هناك تمكين للمرأة فأطفالها وعائلتها ستكون في أفضل حال |
| Bu yüzden Amira ve ailesi neredeyse imkansız bir seçimle karşı karşıyalar. | TED | لذلك فإن أميرة وعائلتها تواجه خياراً شبه مستحيل. |
| Bakın, o kız ve ailesi için üzgünüm. Ama kampımdaysa da izinsiz girmiş demektir. | Open Subtitles | أنا آسف على الفتاة وعائلتها لكن إذا كانت في مخيمي |
| Lynette mesleği ve ailesi arasında bir denge sağlamak için mücadele ediyordu. | Open Subtitles | لينيت كانت تكافح من أجل موازنة مهنتها وعائلتها |
| Betty ve ailesi bu gece bize oldukça iyi davrandı. | Open Subtitles | أمي أمي,بيتي وعائلتها كانوا لطفاء معنا اليوم |
| Kendisini ve ailesini korumak adına, o herifi vurduğu ortada ve bundan pişman değil. | Open Subtitles | فمن الواضح أنّها قتلت هذا الرجل لحماية نفسها وعائلتها ولم تأسف لذلك. |
| Eşi ve ailesini öldürme suçundan birinci derecede cinayetle hüküm giymiş. | Open Subtitles | تمت إدانته بجرائم قتل من الدرجة الأولى بحقّ زوجته وعائلتها |
| Kardeşini ve ailesini götürdün ve o işini kaybetti. Hafta sonu antrenörlük yapıyorsun. | Open Subtitles | لقد احتويت شقيقتك وعائلتها بعد خسارة وظيفتها |
| Biliyorsundur, Hawk kız arkadaşını ve ailesini bizimle kalsınlar diye getirdi. | Open Subtitles | كما تعلم، لقد احضر هوك صديقتة الحميمة وعائلتها ليسكنون معنا |
| Emily'nin ve ailesinin inandığı, kullandığı yaklaşım onun tek çaresiydi. | Open Subtitles | وسيلة اعتقد هو، إيميلي وعائلتها أنها الفرصة الوحيدة لعلاجها |
| Arkadaşlarının ve ailesinin beni seveceğinden emin değilim. | Open Subtitles | وأنا لست متأكدة بأن أصدقائها وعائلتها سيحتظونني |
| Ona ve ailesine yaşattığım bu üzüntülerden dolayı en içten özürlerimi sunuyorum. | Open Subtitles | وأنا أتقدم بخالص الاعتذار لها وعائلتها لأي ألم أنا سببته لها |
| Eşim ve ben kızımız ve ailesine daha yakın olmak için buraya taşındık. | Open Subtitles | وما الذي جلبك لهنا؟ لقد انتقلت أنا وزوجتي هنا لنكون بالقرب من ابنتي وعائلتها |
| 24 saat içinde, kardeşim, onun ailesi ve harika bir doğum uzmanının kollarında olacağız. | Open Subtitles | حسنٌ، خلال 24 ساعة سأكون بين يدين مُتمكنتين حيث أختي وعائلتها. |
| Annemle ve ailesiyle olan geçmişinden haberim var. Kendim idare edebilirim. | Open Subtitles | أعرف تاريخكِ مع أمّي وعائلتها لذا، يمكنني تولّي أمور نفسي |