| Affedersin. İşten konuşmayacaktık, söz vermiştik. | Open Subtitles | آسفة، لقد وعدنا بعضنا بعدم التحدث عن الأعمال |
| Afganistan'a geri döndük, çünkü sonraki yıl geliyordu ve destek olmak istiyorduk. | TED | وعدنا الى افغانستان لان العام القادم كان اتيا و علينا ان ندعمه |
| Ama haberi yayacağına söz verdi ve şimdi Birleşmiş Milletler ile yakın çalışıyoruz. | TED | ولكنه وعدنا على نشر الخبر، والآن نعمل وبشكل وطيد مع الأمم المتحدة. |
| Bhutan'ın ilgili olduğu kadarıyla, biz, karbon nötr kalma sözümüzü tutacağız. | TED | بقدر تعلق الأمر ببوتان، سنحافظ على وعدنا بأن نبقى محايدين للكربون |
| Kocanız bize, orijinallerin bazı kopyalarını çıkaracağına söz vermişti. | Open Subtitles | وقد وعدنا زوجك بأن ينسخ لنا نسخا من الأصلية |
| bize vaat edilen özel bungalovlar bunlar mı? | Open Subtitles | نعم وهل هذه الأجنحة الخاصة التي وعدنا بها؟ |
| Böylece bize insanları karanlık denizden ışığa götürecek... sözü verdi. | Open Subtitles | هذا يعنى انه وعدنا ان يجلب الرجال من قاع البحر المظلم الى النور |
| İşte bu yüzden biz karbon nötr olmaya devam etme sözü verdik. | TED | لذلك أصدرنا وعدنا بأن نبقى محايدين للكربون. |
| - Ama ailelerimize zamanında evde olacağımıza söz vermiştik. | Open Subtitles | ولكن وعدنا والدينا أننا سنعود إلى منازلهم |
| Tamam, hadi ama millet, ...bunu bir ağlama partisine çevirmeyeceğimize söz vermiştik. | Open Subtitles | حسنا، هيا، يا رفاق، وعدنا نحن لم ستعمل تحويلها إلى والمسيل للدموع مهرجان. |
| söz vermiştik, bu sene ev alacaktık... | Open Subtitles | ومثلما وعدنا أننا سنحصل على منزل هذا العام |
| Ölüp yeniden hayata döndük. Bunun yan etkileri olacaktı tabii, değil mi? | Open Subtitles | لقد متنا وعدنا إلى الحياة لابد وأن يكون لهذا آثر سلبي، صحيح؟ |
| Ve kısa bir süre sonra, ülkeyi terkettik, ve İsviçreye geri döndük. | TED | وبعدها بفترة قصيرة، غادرنا البلاد، وعدنا إلى سويسرا. |
| Dün gece Maryland'e uçtuk. Evlendik ve az önce döndük. | Open Subtitles | لقد طرنا إلى ميرلاند الليلة الماضية تزوجنا وعدنا للتو |
| Hamar, Firavun gömüldüğünde sizin özgür bırakılacağınıza söz verdi. | Open Subtitles | هامان وعدنا أنه سيطلق سراحنا عندما يتم دفن الفرعون. |
| Hayatı karşılığında senatör haklarımızı koruyacağına söz verdi Uzi marka silahla geyik avına gitmenize. | Open Subtitles | مقابل حياته السيناتور وعدنا بالحفاظ حقوقنا للذهاب لصيد الأيائل مع سلاح فتاك |
| Geçen Aralık ayında, Paris'te, COP 21'de biz her zaman karbon nötr kalma sözümüzü tekrarladık. | TED | وفي ديسمبر الأخير في باريس، وفي المؤتمر 21، أكدنا وعدنا بأن نبقى محايدين للكربون لكل الأوقات القادمة. |
| Babam o gece bizi sinemaya götürmeye söz vermişti. | Open Subtitles | لقد وعدنا أبى أن يأخذنا لمشاهدة الأفلام هذه الليلة |
| Tanrı bizi Mısır'dan buraya getirdi, ...o bize bu toprakları vaat etti. | Open Subtitles | لقد اخرجنا الله من مصر لقد وعدنا بهذه الارض |
| Rajala bize kahrolası yemek sözü verdi. Tank sözü değil. | Open Subtitles | وعدنا ريالاً اللعنة الغذاء، لا شكرا. |
| Nixon özetini saat 16'ya kadar yayınlama sözü verdik. | Open Subtitles | لقد وعدنا السادة المستمعين ان ملخص لقاء نيكسون سيكون فى الرابعة مساءا |
| Ama şunu biliyoruz ki, kaynağımıza bize verdiği her şeyi yayımlayacağımıza söz verdik. | Open Subtitles | ولكن ما نعملهُ هو أننا وعدنا المصدر، بأننا سننشر كل شئ أعطوه لنا. |
| Kararlarımızı birlikte veriyoruz. sözümüz böyleydi. | Open Subtitles | نَتّخذ قراراتنا سوية ذلك كان وعدنا |
| Bay Radnor'a 24 saatlik süre vereceğimize dair söz verdik. | Open Subtitles | لقد وعدنا السيد "رادنور" بأننا سنعطيه مهلة لـ 24 ساعة |
| Biliyorum Orası Siscos'un bize bahsettiği yer. Onlarla çalışmaya Söz verdiğimiz yer. | Open Subtitles | أعلم ، لكنه المكان الذي أخبرونا عنه المكان الذي وعدنا أن نجربه معهم |
| Çimenlere yattık ve birbirimize söz verdik, hayatlarımızla mükemmel işler yapacağımıza. | Open Subtitles | تم الكذب في العشب وعدنا والتي تحقق أشياء عظيمة في الحياة. |