| Tencereye şeker ve tereyağı... portakal suyu ve rendelenmiş portakal kabuğu koyuyorum. | Open Subtitles | ولديّ مزيج من السكر والزبدة وعصير البرتقال وكمية كبيرة من قشر البرتقال |
| Süt ve portakal suyu iyi olacak. | Open Subtitles | أوه، حسنا. الحليب وعصير البرتقال يعمل تماما بشكل رائع. |
| İspanyol omleti, kavrulmuş pirinç, bir kahve ve portakal suyu. | Open Subtitles | سوف يكون لي عجة الاسبانية، البني التجزئة، المزيد من القهوة وعصير البرتقال. |
| Mercimek ve bamyayla karıştırılmış tofu peyniri. Taze portakal suyu. | Open Subtitles | مخفوق التوفو مع البامية والعدس وعصير البرتقال الطازج |
| Yumurta, portakal suyu ve billur var. | Open Subtitles | أُجهّز البيض وعصير البرتقال والمحار الجبلي |
| Süt ve portakal suyu. | Open Subtitles | الحليب وعصير البرتقال. |
| Oğluma portakal suyu. | Open Subtitles | وعصير البرتقال لابني |
| Mısır gevreğiyle portakal suyu. | Open Subtitles | الحبوب وعصير البرتقال. |
| Vicodin ve portakal suyu. | Open Subtitles | فيكودين وعصير البرتقال |
| Doğru anlamış mıyım bir bakalım? Tüm bunları para ve portakal için kenara mı atacaksın? | Open Subtitles | دعني أكون صريحا معك أنت على إستعداد أن تلقي كل شيئ بعيدا لأجل المال وعصير البرتقال ؟ |
| Biz de Arcadia'da sosisli ve portakal satacağımız bir büfe açmaya karar verdik. | Open Subtitles | لذا، قررنا أن نفتح كشكنا الخاص بنا لبيع السجق وعصير البرتقال |