| Kalktım, evden çıktım ve donmuş gölün üzerinde yürüdüm. | Open Subtitles | استيقظت من النوم وغادرت البيت ومشيت على جليد البُحيرة. |
| İçmek için çok bira aldı.Bir kaç metalkafa arkadaşı ile buradan ayrıldı. | Open Subtitles | لقد شربت الكثير وغادرت مع اثنين من ذوي الرؤوس الحديدية، اصدقائها |
| Bunun fotoğrafını çektim, ona sarıldım ve oradan ayrıldım. | TED | والتقطتُ صورة لها، وحضنتُ القابلة وغادرت. |
| Bizi aradı, eşyalarını bağışladı, bu sabah şehri terk etti. | Open Subtitles | هي أتصلت وتبرعت بالأغراض وغادرت البلدة هذا الصباح |
| Böylece Londra'ya tek yöne bilet aldım, bavulumu topladım ve gittim. | TED | لذلك اشتريت تذكرة ذهاب في اتجاه واحد إلى لندن، جهزت حقيبتي وغادرت. |
| Söylediğim gibi, eşyalarını topladı ve gitti. | Open Subtitles | بينما أنا كُنْتُ أَقُولُ، حَزمتْ حقيبتَها وغادرت. |
| Ben "berbat hissediyorum" dedim. Sen de, "sorun yok" dedin. Sonra da kalkıp gittin. | Open Subtitles | لقد قلت أنني أشعر بالسوء ، فقلت نحن بخير ثم نهضت وغادرت |
| Biraz hasta olduğunu söylemiş. Erken ayrılmış. | Open Subtitles | قالت لهم أنها ليست على ما يرام وغادرت باكراً |
| Sonra üstünü değişti ve yaklaşık yedi gibi evden çıktı. -Nereye gittiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | ومن ثم بدلت ملابسها، وغادرت عند حوالي السابعة |
| Dodge City'ye gitmiş ve aceleyle oradan ayrılmış gibi görünüyorsunuz. | Open Subtitles | يبدو أنك كنت في دودج سيتي وغادرت مسرعا |
| Yenildi ve köyü terketti. Geçen yıla kadar geri dönmedi. | Open Subtitles | لكنها انهزمت وغادرت القرية ولم ترجع سوى العام الماضي |
| Tipton'dan evlenmek için yola çıktım. | Open Subtitles | أنا ذهبت وغادرت تيمبتون لأتم زواجي |
| İyi. Çantalarını verip çıktım. | Open Subtitles | بخير , قمت بوضع الأمتعة وغادرت |
| Korkunç bir katil tarafından baştan çıkarılan bu zavallı kız adını değiştirerek ülkesinden sonsuza dek ayrıldı. | Open Subtitles | بعد تغيير اسمها,البنت التافهة التى اغراها قاتل وحشى, وغادرت هذه الشواطئ الى الابد |
| Fırlatıldıktan 13 yıl sonra Voyager 1, Neptün'ün yakınından geçti ve sonunda güneş sistemimizden ayrıldı. | Open Subtitles | بعد 13 عاماً على إطلاقها مرت "فوياجر 1" على مدار "نبتون" وغادرت نظامنا الشمسي |
| Tamam, dün gece 11'den az önce Don'un evindeydim, ama sonra hemen ayrıldım. | Open Subtitles | حسناً, انا كنت ببيت دو الليلة الماضية عند الساعة الحادية عشر وغادرت بعد ذلك |
| Her neyse, şu icadını küçük hediyeni ona bıraktım ve ayrıldım. | Open Subtitles | ... على كل حال , أعطيتها هديتك ذاك الاختراع الصغير وغادرت |
| Ben de ona birkaç yüz dolar verip şehri terk ettim, bir daha da onu görmedim. | Open Subtitles | اعطيتها مائتي دولار وغادرت المدينه ولم ارها ثانية |
| İnsanlığını kapatıp yurda geri döndü, tüm kıyafetlerini aldı üzerine de teşekkür notu bırakıp kasabayı terk mi etti? | Open Subtitles | أخمدت إنسانيتها وجائت للغرفة الجامعية فأخذت كلّ ثيابها وتركت ملاحظات شكر وغادرت البلدة ببساطة؟ |
| Stuart'ın kahvaltısını hazırladım ve havaalanına gittim. | Open Subtitles | وأعددت ليستيورت الفطور وغادرت إلى المطار |
| Hasta olduğunu bile bile gittim. Az daha ölüyordu. | Open Subtitles | علمت أنّها سقيمة وغادرت رغم ذلك، وذلك كاد أن يودي بحياتها. |
| Tartıştılar, o da içeceği onun üzerine döktü ve gitti. | Open Subtitles | لقد تشاجران، وألقت بالشراب عليه وغادرت -و.. |
| Kameranı tripoda koyup gittin. | Open Subtitles | وضعت كاميرتك على الحامل الثلاثي وغادرت مُبتعداً. |
| Ama bu öğleden sonra, siz ayrılmış ve eşiniz kovulmuş gibi görünürken Meredith bana yalan söyleyerek bebekle beraber ortadan kayboldu. | Open Subtitles | ولكن ظهر هذا اليوم, عندما بدا وكأنكما افترقتما, وتعرضت زوجتك للطرد، لقد كذبت علي بشأن ذلك وغادرت مع الطفلة. |
| Özür dilerim ama, özel olduğunu söyleyip çıktı. | Open Subtitles | آسف، لكن قالت إن الأمر خصوصي وغادرت دون إخبار أحد |
| - Giriş yapıp gitmiş olabilirsin. | Open Subtitles | ربما قمت بالتسجيل وغادرت بعدها. |
| Saatlerce orda öylece oturdu... sonra kalktı ve köyü terketti... | Open Subtitles | لقد بقيت هناك بدون حراك لعدة ساعات ثم فجأة قفزت وغادرت القرية |
| Uçakta tartıştık. Carol çekip gitti. Bırakmamalıydım. | Open Subtitles | حدثت مشاجرة فى الطائرة وقررت كارول انها لن تسافر وغادرت الطائرة |