| Ama telefon kayıtlarına göre ölmeden hemen önce üç arama yapmış. | Open Subtitles | لكن سجلات هاتفه تظهر أنه أجرى ثلاث مكالمات قبل وفاته مباشرةً. |
| ölmeden önceki hemoglobin ve hematokrit sayımlarını tam olarak söyleyemeyeceğim. | Open Subtitles | لا يمكنني إخباركما بعدد الهيموجلوبين أو الهيماتوكريب بالضبط قبل وفاته |
| Arka cebinde bulduğumuz bu kamerayla öldüğü gün çekim yapılmış. | Open Subtitles | هذه الكاميرا الرقمية التي وجدت في حقيبته أؤخذت يوم وفاته |
| Birini canlı gömmek yanlış ölüm teşhisi olsa bile olamaz. | Open Subtitles | حتى لو اعلن وفاته بطريق الخطأ هناك اكثر من اختبار |
| Bu genelde birisi soğuk bir otomobilde öldükten hemen sonra bulunursa olur. | Open Subtitles | وهذا مايحدث عندما يُكتشف شخص ما بعد وفاته مباشرة في سيارة باردة |
| Şey, gazetelerde ölümünü okudum, ve kendimi çok kötü hissettim. | Open Subtitles | قرأت خبر وفاته في الصحف - وشعرت بالاستياء - شكراَ |
| ölmeden 36 saat öncesi içerisinde 212'li bir numara ile düzinelerce kez konuşmuş. | Open Subtitles | ولاحظت عشرات المكالمات من وإلى عدد 212 في غضون 36 ساعة من وفاته. |
| ölmeden birkaç ay önce Bob beni aradı, çok korkmuştu. | Open Subtitles | قبل وفاته ببضعة اشهر بوب اتصل بي وكان خائف جدا |
| Bir şey ya da birini vurmak Sadece ölmeden önce. | Open Subtitles | لقد قام بضرب شئ او شخص ما قبل وفاته بقليل. |
| Avukatı ile bir görüşme ayarladı ölmeden bir gün önce. | Open Subtitles | كان على موعد مع محاميه لتغيير وصيته قبل يوم وفاته |
| öldüğü gece dairesine gittim bunu cesedinin yanındaki kahve sehpasının üzerinde buldum. | Open Subtitles | بليلة وفاته ، توجهتُ الى شقته ووجدتُ هذا على الطاولة المجاورة لجثته |
| Kimberly Sullivian, kardeşinin öldüğü gece o ve kardeşinin şarap içtiklerini söylemişti. | Open Subtitles | تعرف,كيمبرلي سوليفان قالت انها و شقيقها كانا يحتسيان النبيذ في ليلة وفاته |
| ölüm sırasında oluşmuş bağ izleri. Maktul öldüğü sırada bağlıymış. | Open Subtitles | علامات ربط قرابة زمن الوفاة، كان الضحية مُقيداً عند وفاته. |
| Sahte bir ölüm yaratmak ne kadar zordur, biliyor musun ? | Open Subtitles | هل تعرف كم هو من الصعب أن يزور أحدهم وفاته ؟ |
| Her neyse o öldükten sonra donanmanın eski tadı kalmadı. | Open Subtitles | على كل حال, بعد وفاته.. البحرية لم يشعروا بنفس الشعور. |
| Bir adam çölün ortasında ölü yatıyor yanında açılmamış bir paket var o ölümünü açıklıyor. | Open Subtitles | وجد رجل ميت فى الصحراء كل ما كان معه رزمة والتى تفسر سبب وفاته |
| Francis öldüğünde İskoya için başka bir müttefik bulmanın ilk görevin olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | فرانسس كان يعرف بأن البحث عن حليف كان اول شيء ستفعلينه بعد وفاته. |
| Sonra adamın kokmuş balık yediğini ve ölümünün çok doğal olduğunu öğrenirler. | Open Subtitles | ثم سيكتشفون أنه تناول سمك معلب و أن وفاته كانت بأسباب طبيعية تامة |
| Taş attığını itiraf etmeyi reddettiği için dövüldü ve nihayetinde, hapishaneden salıverildiğinde ölümüne sebep olan bir takım iç yaralanmaları vardı. | TED | تم ضربه حين رفض الاعتراف برميه للحجارة، وبالنتيجة، تعرض لإصابات داخلية أدت إلى وفاته مباشرة بعد أن أطلق سراحه. |
| Çünkü şey, eğer 3 yıl beklerseniz... onu ölü ilan edebilirsiniz. | Open Subtitles | لأنه إذا إنتظرتي لثلاث سنوات فقط ، فيمكنكِ أن تعلني وفاته |
| Elimde doğum belgesinin kopyasıyla... ..öldüğünü bildiren resmi belgenin bir kopyası var. | Open Subtitles | معي نسخة عن شهادة ميلاد الابن و نسخة رسميّة عن شهادة وفاته |
| Trajik bir durum çünkü, o ve kız arkadaşı öldü, çünkü ayı gibi davranmaya çalıştı. | Open Subtitles | مأساة بسبب وفاته هو و صديقته أراد ان يصبح دبا و يتصرف مثلها |
| Kurbanımızda boğulma emaresi yok, ancak nefes alamama sebebiyle ölmüş. | Open Subtitles | لا يوجد أي دليل من الخنق على مركز فيينا الدولي لدينا، بعد وفاته مختنقا. |
| Sürücü ölümüyle sonuçlanacak bir iç kanama geçirmektedir. | Open Subtitles | عانى السائق إصابات داخلية مما أدى إلى وفاته. |
| Erkek arkadaşın öldüğünden beri ilk kez ailesiyle oturup konuşabildin. | Open Subtitles | كنت قادرة على الجلوس والتحدّث معهم لأول مرة منذ وفاته |
| O vefat ettikten sonra beni yerleştirmeyi düşündüğü kilise boşaldı ancak oğlu babasının vasiyetini yerine getirmeyi açıkça reddetti. | Open Subtitles | ولكن بعد وفاته وبعد أن أصبحت وعوده وهو حى بلا قيمة رفض أبنه أن يفى بوعود أبيه |