| Kâlbime asılı bir şekilde duran ve her hareket edişimde sallanıp birbirine dolanan ağırlıklar varmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأن هنالك أوزان صغيرة تتدلى من قلبي التي تتأرجح وتُسحب في كل مرة أتحرك فيها |
| Bebeğin hayatta kaldığı yerde sanki mutlu bir son varmış gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | هل نود أن نعاقبها كذلك؟ أنت تتحديث وكأن هنالك نهاية سعيدة |
| Ne var babalık? Derdiniz varmış gibi. | Open Subtitles | تنظر إليّ وكأن هنالك مشكلة, ما الخطب؟ |
| İçimde bir roman var gibi. | Open Subtitles | وسأخاطر وأشعر وكأن هنالك رواية بداخلي |
| Söyleyecek çok şeyin var gibi, Jan Di sunbae. | Open Subtitles | عيناك تبدوان وكأن هنالك شيء تريدين قوله جان دي) سنباي) |
| Kullanım kitapçığı da bulunmuyor ki. | Open Subtitles | -ليس وكأن هنالك كُتيّب لذلك، صحيح؟ |
| Kullanım kitapçığı da bulunmuyor ki. | Open Subtitles | -ليس وكأن هنالك كُتيّب لذلك، صحيح؟ |
| Sanki odada bir fil varmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأن هنالك فيلٌ في الغرفه |
| Karanlığın içinde bir şey varmış gibi. Beni bekleyen bir şey. | Open Subtitles | وكأن هنالك شيئًا في الظلمة يتربّص بي. |
| Göğüslerinde bir baskı varmış gibi hissediyorlar. | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأن هنالك ضغْط على صَدرهم! |
| Sanki bize söylemedikleri bir şey varmış gibi. | Open Subtitles | وكأن هنالك شيء لا يخبروننا به |
| Daha fazlası var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو وكأن هنالك المزيد |