| Clinton dışarı çıktı ve yanında yeşil bir masa ile döndü. | Open Subtitles | ذهب وكلينتون الى هناك وانه عاد في مع هذا المكتب الخضراء. |
| Evet, Obama ve Clinton ailesinin Alabama'da bir araya geldiklerini görüyoruz. | TED | إذاً يمكننا رؤية أوباما وكلينتون يلتقيان في ألاباما. |
| Bu hamle onu Clinton ile aynı... kategoriye koyup dünyaya vasiyetini... hazırlaması için zaman tanıdı. | Open Subtitles | هذه الحركة تتطلب قوة إرادة وشهية عارمة للتدمير هذه الحركة ستضعك بالتأكيد في صف روزفيلت وكلينتون |
| Yani bütün o savaşları, Büyük Buhran'ı hatta Clinton zamanını bile gördün. | Open Subtitles | قد شهدتي فترة الحرب والكساد الكبير وكلينتون, وكل شيء |
| Beklediğim tek iş Atlantic ve Clinton'un köşesindeki süpermarkette paketlemeydi. | Open Subtitles | انها الوظيفة الوحيدة التي املكها عدا تكييس الاغراض في البقالة في تقاطع اتلاتنتك وكلينتون |
| Niye ben ve Clinton böyle domuzuz? | Open Subtitles | لماذا عليا انا وكلينتون فقط ان نصبح خنازير |
| Örneğin Clinton'lar gelemiyor, tabii. | Open Subtitles | انهم ليس كل المقبلة. وكلينتون يمكن أبوس]؛ ر جعله. |
| Nixon ve Clinton yaptı ama ya Carter ve Truman? | Open Subtitles | نعرف أن نيكسون وكلينتون فعلا |
| Ve Clinton Noel Baba'nın kucağında oturuyor | Open Subtitles | وكلينتون يجلس في حضن سانتا |