ويكيبيديا

    "وما أريد" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • istediğim
        
    Ve burada bakmanızı istediğim şey, sağ üst köşedeki teleskop. TED وما أريد منكم أن تننظروا إليه هنا هو تلسكوب في الجانب الأيمن.
    Sizlere göstermek istediğim yenileyici tıpta biyoetkisiz malzeme almak fikrinden uzaklaştığımızdır. TED وما أريد أن أطلعكم عليه هو أنه في الطب التجديدي، قمنا بالابتعاد كثيراً عن هذه الفكرة أي استعمال مواد خاملة حيوياً.
    Ancak dikkatinizi çekmek istediğim şey Denizkızı Alayı değil, buradaki fotoğraflar. TED وما أريد أن أشد إنتباهكم له هو ليس مهرجان حورية البحر نفسه ، رغماً عن أنه ساحر، لكن عوضاً عن ذلك هذه الصور.
    Bugün size söylemek istediğim, sorunlarımız ne kadar gerçekse, çözümlerimizin de o kadar gerçek olduğudur. TED وما أريد أن أقوله لكم اليوم أنه رغم أن المشاكل حقيقية، فإن الحلول حقيقية أيضًا.
    İnsanlar bu iki şeyi de tahmin etmekte berbatlar, ve bugün sizlerle konuşmak istediğim konu bu. TED الناس فظيعون في تقدير هذه الأشياء، وما أريد أن أحدثكم به اليوم.
    Yapmak istediğim sizinle alakalı en klas bazı şeyleri paylaşmak. TED وما أريد فعله هو مشاركتكم بعض الإشياء الممتعه التي تحصل معكم
    Şimdi senden istediğim ise telefonu kaldırman ve şikayetini geri çekmen. Open Subtitles وما أريد منك أن تفعله الآن هو أن تحمل الهاتف وتسحب شكواك
    Ben gerçekten sade bir bilimciyim, klinisyen değilim, fakat , protez cihazlar üretme amacıyla bu aktivite dizileri hakkında öğrendiklerimi kullanmak için son bir buçuk sene içerisinde değişmeye başladım ve bu gün yapmak istediğim bunun bir örneğini size göstermek. TED في الحقيقة انا عالمة ولست بطبيبة .. ولكن في السنة والنصف الماضية بدأت أغير مجالي لكي أستخدم ما تعلمته عن تلك الشفرات من اجل تطوير الاجهزة الحسية المعطوبة وما أريد ان اريكم اياه اليوم هو مثال عن ذلك
    Ve bu gece yapmak istediğim şey sizinle konuşmak ve bu lütuflardan en az üçünün kesinlikle bir yarasa tarafından temsil edildiğini göstermektir, ve eğer yarasaları incelersek bu lütufları edinmeye daha da yaklaşacağız. TED وما أريد فعله الليله هو أن أتحدث معكم و أن أوضح لكم أن ثلاثة على الأقل من هذه النعم يمثلها الخفاش، و أنه اذا قمنا بدراسة الخفافيش سنقترب من الحصول على هذه النعم.
    Ve benim geleceğe bakışım, ve bu köpekle ilgili meselelerle ilgili yapmak istediğim insanları eğitmek ki bilirsiniz,kocanızın bile eğitilmasi kolaydır. TED ونظرتي إلي المستقبل هي، وما أريد فعله بتلك الأشياء المتعلقة بالكلاب، هو تعليم الناس أن زوجك في نفس درجة السهولة في التدريب.
    Ve şimdi yapmak istediğim de, yüksek hızda hikaye anlatımı, bu hikaye; rastgele gelişen iki projenin adaptasyon ve doğaçlama yoluyla nasıl evrimleştiği hakkında. TED وما أريد القيام به الآن هو عبارة عن رواية لقصة سريعة للحديث عن كيفية تطور إثنين من المشاريع عبر التكيف والإرتجال وصولاً إلى المصادفة في العالم
    Daha genel olarak yapmak istediğim, sizleri dünyamızdaki belirsizlik ve rastgelelik ve şansın yeri ve bizim buna nasıl tepki verdiğimiz, onu ne kadar iyi düşündüğümüz ya da düşünmediğimizi düşünmeye sevk etmek. TED وما أريد أن أفعله بصورة أعم هو جعلكم تفكرون بموقع الشك والعشوائية والصدفة في عالمنا، وكيف نتفاعل مع ذلك، ومدى حسن تفكيرنا أو عدم تفكيرنا به.
    Ve bugün sizlerle biraz olsun anlatmak istediğim şey gerçek manasıyla insanlar ve okyanuslar arasındaki bağlantıyı veya etkileşimi henüz alışılmamış yeni bir özelliği ile sizlere aktarmak. TED وما أريد أن أحدثكم قليلا عنه اليوم هو حقيقة تحويل العلاقة أو التفاعل بين البشر والمحيطات بإمكانات جديدة لم تصبح معتادة بعد
    Esas istediğim şey, dans etmek. Open Subtitles وما أريد عمله فعلا هو أن أرقـــص
    Sabah ilk iş yanıma gel sonra senden istediğim gökkuşağını yap ofisimde. Open Subtitles وما أريد منك هو إنشاء قوس قزح في مكتبي
    Bilmek istediğim şey ise, senin bundan haberin var mıydı? Open Subtitles وما أريد أن أعرفه الأن هل كنتَ تعرف؟
    Şimdi bu görevimden azat edildim, Harvard İşletme'ye geri döndüm ve sizinle paylaşmak istediğim şey de o özgürlüğü ne kadar ileri taşıdığım, küçük adımlarla (Kahkahalar) ama yolda olduğumu söyleyebilirim. TED الآن تحررت من ذلك الالتزام، بعودتي إلى كلية إدارة الأعمال بهارفارد، وما أريد فعله هو مشاركتكم المدى الذي بلغته في نيل هذه الحرية، والذي كان تدريجيًّا، (ضحك) لكني ما زلت في طريقي.
    Size göstermek istediğim, aslında, son zamanlarda test etmekte olduğumuz bileşenlerinden bir tanesi -- ki bu bir güneş bacası -- şu anda New York'da çeşitli yerlere bunlardan 17 tane koyduk -- bu, havayı pasif olarak düzenlemektedir. TED وما أريد عرضه عليكم هو -- في الواقع هذا واحد من مكوناته قمنا مؤخرا باختباره -- وهو المدخنة الشمسية -- لقد حصلنا على 17 منهم وضعت الآن في جميع أنحاء نيويورك في هذه اللحظة -- وهي تسحب الهواء إلي أعلى بشكل معكوس.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد