| Sen de, elindeki her şeyi ona verirsin ve sokağı boylarsın. | TED | لذلك، تعطيه كل ما تملكين وينتهي بك الأمر في الشارع. |
| Bir süre sonra, bu sesler silikleşmeye başlar... ve yalnız kalmamak için kendi kendine konuşmaya başlarsın. | Open Subtitles | ولكن بعد فترة، تبدأ هذه الأصوات في الخفوت وينتهي بك الحال تتحدثين إلى نفسك كنوع من الصحبة |
| ve okudukça, hangi renklerin birbirine iyi gittiğini de öğrendik. | Open Subtitles | وينتهي بك الأمر بمعرفة أيّ الألوان تتناسب مع بعضها |
| galiba, böylelerini seviyorsun sonunda onunla yatarsın ama aşık olamazsın. | Open Subtitles | وينتهي بك الأمر بمضاجعته. لكن لا أعتقد أنك قد تقعين في الحب |
| Evet, sonunda onu pataklayacak duruma gelince düşündüğün kadar aptal olmadığımızı anlayacaksın. | Open Subtitles | حسناً عندما تدرك الأمر وينتهي بك الأمر بضربها سوف تعلم بأننا ليس بالغباء الذي تظنه |
| Senin tarzınla, evleniyorsun, yaşamlarına egemen oluyorsun, senden nefret etmeye başlıyorlar ve yanıma taşınıyorsun. | Open Subtitles | بطريقتك، فأنت تتزوجهن وتسلبهن حياتهن فيبدأن في كرهك، وينتهي بك الأمر منتقلاً للعيش معي |
| O haftanın sonun da ise erkek arkadaşınla kavga ederdin ve onu ya göle atardın ya da ona bunlardan bir tanesini fırlatırdın. | Open Subtitles | تخوضين الشجار معه وينتهي بك المطاف تغمرينه بالبحيرة او تضربينه علي راسة بواحد من هذه |
| Böylece, ılımlı bir halkı radikal olmaya itip Amerikan karşıtı eğilimlerin artmasına ve Kızıl Kmerler'in bir canavara dönüşmesine neden oldunuz. | Open Subtitles | وينتهي بك الأمر إلى جعل المعتدلين يتوجهون نحو التطرف وتوحدهم نحو مشاعر معادية للامريكيين وتخلق الوحش |
| Tenine uymayan bir fondöten kullanmanın ve boynunda bitmesinin seni soytarı gibi göstermesi gerçeği gibi mesela. | Open Subtitles | كما لو أخبرتك بأنكِ تستخدمين لون أساس البشرة الخاطئ وينتهي بك الأمر بأن تصبحي كالمهرجة |
| Tenine uymayan bir fondöten kullanmanın ve boynunda bitmesinin seni soytarı gibi göstermesi gerçeği gibi mesela. | Open Subtitles | كما لو أخبرتك بأنكِ تستخدمين لون أساس البشرة الخاطئ وينتهي بك الأمر بأن تصبحي كالمهرجة |
| Ya şeytanla anlaşır ve onu tatlılıkla kendi tarafına çekmeye çalışırsın ya da herkesi kızdırırsın ve sonunda cehennemi boylarsın. | Open Subtitles | صافح الشيطان وحاول استمالته لجانبك, او اغضب الجميع وينتهي بك المطاف مدفونا |
| Ya da bu yaptıklarına devam edersin ve kendini bir hücrede kızgın ve çaresiz bir şekilde bulursun. | Open Subtitles | أو تستمر بفعل ما تفعله وينتهي بك المطاف في زنانة، غاضب وبدون خيارات |
| Bir güne başlayıp, onu tasarlamak ve düşünmediğin bir biçimde bitirmek. | Open Subtitles | كيف تبدأ يومك وفيبالكتوقعاتمعينة... وينتهي بك المطاف ... بتوقعات مختلفة. |
| Bir güne başlayıp, onu tasarlamak ve düşünmediğin bir biçimde bitirmek. | Open Subtitles | كيف تبدأ يومك وفيبالكتوقعاتمعينة... وينتهي بك المطاف ... بتوقعات مختلفة. |
| Sorun çıkardın ve hapse düştün. | Open Subtitles | تسبب مشاكل وينتهي بك المطاف في السجن |
| Bu yola saparsan tekrar akıl sağlığını yitirebilir ve ofisim yerine kilitli hücrelere dönersin. | Open Subtitles | لو أنك ذهبت في هذا الطريق يمكن لحالتك أن تتدهور مرة أخرى وينتهي بك الأمر إلى العودة إلى هنا مرة أخرى، ولكن بجناح مغلق بدلا من مكتبي |
| Eğer kaçırılmışsın sonunda bulursun. | Open Subtitles | وينتهي بك الأمر مُختطفاً من دونه |
| Marsilya diye gideceksin sonunda kendini Arjantin'de bulacaksın. | Open Subtitles | ستذهبين الى (مارسيليا) وينتهي بك المطاف الى (الارجنتين) |