Beni bunun gibi bir yere kapatmalarına izin vermek yerine onlarla kavga etti. | Open Subtitles | لم تدعهم يفعلوا ذلك لقد قاتلتهم و بدلا من أن تسمح لهم بأخذي |
Deli olmalısın." Onun yerine yere doğru eğilir ve beş tane taş alır ve çoban çantasına koyar devamında devle karşılaşmak için dağdan aşağı inmeye başlar. | TED | و بدلا من ذلك ينظر إلى الأرض و يلتقط خمسة أحجار و يضعهم في حقيبته ويبدأ في النزول من على جانب الجبل ليقابل العملاق. |
Özel kapitalizmin yerine devlet kapitalizmleri var. | TED | و بدلا من تبنيهم الرأسمالية الخاصة لقد تبنو رأسمالية الدولة |
Ve tüm dünyanın biyerlerine zorla demokrasiyi tıkıştırmak yerine, belki batı, kendi tarih kitabından bir sayfa almalı ve bir model ve bugün sahip olduğunuz sistemleri yaratmanın çok sabır gerektirdiğini hatırlamalıdır. | TED | و بدلا من فرض الدمقراطية حول العالم ربما يجب على الغرب اخذ العبرة من تاريخهم و ان يتذكروا بأنه يتطلب الكثير من الصبر من اجل تطوير النماذج و الانظمة التي تمتلكونها اليوم |
Onun yerine, kuyumcuları soyup bana notlar gönderen ölü bir adamla uğraşıyorum. | Open Subtitles | و بدلا من هذا أحصل على رجل ميت فى سرقة محل مجوهرات مع تحية خاصة |
Onun yerine, kuyumcuları soyup bana notlar gönderen ölü bir adamla uğraşıyorum. | Open Subtitles | و بدلا من هذا أحصل على رجل ميت فى سرقة محل مجوهرات مع تحية خاصة |
Kendi arabalarını almak yerine Torrio'nun daha büyük olan arabasını alırlar. | Open Subtitles | و بدلا من أخذ سيارتهما كانت سيارة توريو كبيرة فقفزا فيها و انطلقا |
Onluk siyah ton yerine beşlik kullandı ve durumu tutturdu. | Open Subtitles | و بدلا من عشرة مفاتيح سوداء, استخدم خمسة فقط وهذا أغلق الطريق أمام الرجوع. |
Şah, Marilyn yerine Charisse'in oynadığı karakterin Steve Allen'ın oynadığı psikanalistine danıştığı sahneyi izledi. | Open Subtitles | و بدلا من مقابلة مارلين قام الشاه و زوجته بمشاهدة هذا المشهد حيث كانت بيانكا تتوسل لطبيبها النفسي قام بالدور ستيف آلان |
Azarlanmadık ama bunun yerine ön saflara yollandık. | Open Subtitles | حتى الأن نحن لم نوبخ, و بدلا من ذلك تم إرسالنا إلى الخطوط الأماميه |
Ona yok etmesini söyledim ama bunu yapmak yerine bir kıza güvendi. | Open Subtitles | قلت له لهدمه و بدلا من ذلك ، أنه يثق به إلى خمرة. |
Büyük dudaklar yerine, bir sıçanınki gibi kocaman bir burun çizilmişti. | Open Subtitles | و بدلا من الشفاه الغليظه كان لديه حقيقتا أنف كبير كأنف الفئران |
AIGFP'nin başından olan Joseph Cassano kovulmak yerine ayda bir milyon dolara danışman olarak kaldı. | Open Subtitles | و بدلا من يتم فصل جوزيف كاسانو رئيس هذا القسم تم الإبقاء عليه كمستشار بمرتب مليون دولار شهريا |
Onun yerine aşağıya, boynuna doğru yol alıp her santimini öptüm. | Open Subtitles | و بدلا من ذلك ذهب ببطئ إلى رقبتك و قبلتُها في كل مكان |
O kişi yerine hıncını çocukların önünde görevliden çıkarıyor. | Open Subtitles | و بدلا من ذلك، اخرجت غضبها على الحارس امام الاطفال |
...bunun yerine senin güvenini kötüye kullandı ve seni hiçbir çocuğun yapmaması gereken şeyleri yapmaya zorladı. | Open Subtitles | و بدلا من هذا استغلت ثقتك و جعلتك تقوم بأشياء لا يجب على اى طفل فعلها ابدا |
Muhtemelen bir şey tetikledi ve yüzleşme yerine tepki vermeyi tercih etti. | Open Subtitles | لابد ان شيئا حفزه و بدلا من التعامل مع الامر تصرف انطلاقا من هذا |
Sevgilin ölmek üzere ve onu çözmek yerine öpüyorsun öyle mi? | Open Subtitles | أحقا ذلك؟ خليلتك على وشك الموت و بدلا من أن تفك وثاقها, تقبّلها |
Ve ateş yakıp kazaya neden olmak ve sonraki kargaşayı izlemek yerine sadece ölmelerini izlemek istiyor. | Open Subtitles | و بدلا من ادلاع حريق او التسبب فى حادث و مشاهدة الفوضى الناتجة انه يرغب بمشاهدتهم يموتوا |
Bunun yerine kan çıkarmada uzman oluverdin. | Open Subtitles | و بدلا من ذلك ، أصحبتِ خبيرة في إزالة الدماء |