Mısırlı, esmer ve romantik olan gerçek babamı özlüyordu. | Open Subtitles | أنها تفتقد والدي الحقيقي لقد كان مصري أسمر و رومانسي |
Hayal meyal tatlı ve romantik birini anımsıyorum... | Open Subtitles | إنني أتذكر بشكل ضبابي شخص كان لطيف و رومانسي |
Garip değil, şahane bir şey ve romantik. | Open Subtitles | هذا ليس أمرا غريبا بل هو أمر رائع و رومانسي |
Irwin Schroedinger, tutkulu ve şairane, bir filozof ve romantikti. | Open Subtitles | إرفن شرودينجر كان عاطفي و شاعر و فيلسوف و رومانسي |
Çok fazla bir beklentim yoktu ama o çok tatlı ve romantikti. | Open Subtitles | لا أعرف مالذي كنت أتوقعه لكنه كان رائع و رومانسي |
Sıcak kanlı, ilgili ve romantik. | Open Subtitles | -إنه دافىء, ومهتم و رومانسي -إنه ناجح, إنه فقط ناجح وغني |