| -Evet, üzgün. Bana bununla ilgili birşeyler söyle. Bilmiyorum. | Open Subtitles | نعم انه يأسف لذلك اخبرنى بشيء عن ذلك لا اعرفه |
| Başkan sorumlu değildi, ama halk içinde gözden düşürüldüğün için üzgün değil. | Open Subtitles | الرئيس ليس مسؤول لما حدث لك لاكنه كذلك , يأسف لفقدك المصداقية العامه |
| üzgün olduğunu aşk ve takdir etme duygularını karıştırdığını yazmış. | Open Subtitles | وكتب يقول انه يأسف لخطأ مشاعره حول الاعجاب والحب المتسم بالاحترام |
| Bir İsrailli tarafından bulunduğu için böyle adlandırılıyor, ve şimdi bu hastalığa bu ismi koyduğu için oldukça pişman, elbette çünkü virüs sanki İsrail'e aitmiş gibi atfediliyor. | TED | و يطلق عليه ذلك لأن رجل في إسرائيل وجده لأول مرة ، والآن يأسف بشدة لتسمية المرض ، لأنه ، بالطبع ، هناك عواقب. |
| Aslında, benim hayatımı kurtardığına pişman. | Open Subtitles | في الحقيقة ، انه يأسف لإنقاذ حياتي بقدر ما كنت سأسف لإنقاذ حياتة |
| "Bay Todd üzülerek belirtir ki, eşinin artık Bay Poirot'un hizmetlerine ihtiyacı yoktur. | Open Subtitles | يأسف السيد "تود" لإبلاغك أن زوجته لا تحتاج " خدمات السيد "بوارو بعد محادثة بين الإثنين |
| Ve esas özür dilemesi gereken benim, çünkü Washington'a boşuna geldin. | Open Subtitles | و أنا الوحيد الذي يأسف على أنك أضعت وقتك بالمجئ لواشنطن |
| Şimdi ise kararından pişmanlık duyuyor, vatanını özlüyor. | Open Subtitles | لكن الآن يأسف لقرارة ,مع الحنين للوطن |
| Kendisi senatodaki işlerinden ötürü aramızda olamadığı için çok üzgün. | Open Subtitles | الرجل نفسه يأسف لعدم الحضور بسبب مشغوليات مجلس الشيوخ |
| Kendisi senatodaki işlerinden ötürü aramızda olamadığı için çok üzgün. | Open Subtitles | الرجل نفسه يأسف لعدم الحضور بسبب مشغوليات مجلس الشيوخ |
| Kimse bunu söylemekten benim kadar üzgün değildir ama bugünün canlısı değilsiniz. | Open Subtitles | ولا أحد يأسف أكثر على قول ذلك -لكنك لست ملائماً ليومنا هذا |
| Senatör bizzat gelemediği için üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يأسف السيناتور عن عدم تواجده شخصيًا هنا. |
| Küçükken seni terk edip giden baban seni gördüğü için çok üzgün. | Open Subtitles | ما تبقى لدي والدك يأسف جداً لرؤيتك هنا |
| Artık istilacılara karşı savaşamadığı için çok üzgün. | Open Subtitles | - إنه يأسف على كونه لم يعد يستطيع مواجهة الغزاة |
| Caesar, dostu Kral Herod'un oğlu için yaptığı şeyden pişman olmayacak. | Open Subtitles | ... القيصر سوف لن يأسف بما يفعل لإبن... الصديق، الملك هيرود |
| Geçmiş Noelleri sizinle geçirmediği için son derece pişman olan yaşlı bir sersemden. | Open Subtitles | من عجوزٍ أخرق، يأسف بشدّة على أيام الميلاد الفائتة التي كان من الممكن أن يشاركها معكم |
| Ayrıca Robert neden olduğu şeyler yüzünden de çok pişman. | Open Subtitles | وروبرت يأسف جدا للضيق وتشويش هذه الحالة سبّبت. |
| Krallığımı benden çaldığı günden pişman olacak' | Open Subtitles | سوف يأسف على اليوم الذي سرق فيه مملكتي مني |
| Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri üzülerek duyurur ki bu sabah bir C-141 ağır kargo uçağı | Open Subtitles | يأسف سلاح الجو الأمريكي أن يعلن أنه في وقت باكر من هذا الصباح سقطت طائرة شحن من نوع (سي 141) |
| "Majesteleri, Athos'un oğlu Raoul'un görev sırasında şehit düştüğünü üzülerek bildirir." | Open Subtitles | ...يأسف فخامته ان يخبرك بأن "راؤول" ابن "اثوس" قد قتل على الجبهه |
| - özür dilemesi gereken benim. | Open Subtitles | لا , انا الوحيد الذى لا بد ان يأسف |
| Bizzy asıl özür dilemesi gereken kişi. | Open Subtitles | (بيزي) هي من يجب أن يأسف |
| Olanlardan pişmanlık duyuyor. | Open Subtitles | أنه يأسف لما حدث |