| Ve bu adam cerrahların, zarar görmüş kollarını başkasıyla değiştirmesini umuyor. | Open Subtitles | و هذا الرجل يأمل في أن يقوم الجراحون بإستبدال أطرافه المتضررة بأطراف رجل آخر. |
| Evrenin en korkulan şeylerinden birini yapmayı umuyor, bir kara delik.. | Open Subtitles | إنه يأمل في صُنع واحدة من أكثر الأشياء المخيقة في الكون ثقب أسود |
| Moray habersiz ziyaretçisine bir oda bulabileceğimizi umuyor. | Open Subtitles | والسيد موراي يأمل في أن نكون قادرين على ايجاد غرفة لضيفه الغير متوقع |
| Whispers ya da BPO hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يأمل في الحصول على مزيد من المعلومات عن "ويسبرز" و"ب ب و". |
| Whispers ya da BPO hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يأمل في الحصول على مزيد من المعلومات عن "ويسبرز" و"ب ب و". |
| Komut cihazı konusunda onu ikna etmeyi umuyordu. | Open Subtitles | كان يأمل في المساعدة بإقناعه بشأن جهاز التجاوز. |
| Belki de tuzağa düşeceğimizi umuyordur. | Open Subtitles | ربما أنه يأمل في أننا سوف نسقط في فخ. |
| Bir taraftan, bu tepelerdeki nadir etçilleri korumayı umuyor. | Open Subtitles | ومن جهه, خالد يأمل في حماية الحيوانات المفترسه النادره في هذه التلال |
| Ama o büyüyüp bir yetişkin oluncaya kadar yıllar geçiyor ve dünya savaş halindeyken uçak yapabileceği bir iş bulmayı umuyor. | Open Subtitles | و مع الوقت يكبر الطفل و يصبح رجل بعد عدة سنوات و كان يأمل في العثور على عمل في صنع الطائرات , العالم كان في حرب |
| Senin de aynı düşüncede olmanı umuyor. | Open Subtitles | كما أنه يأمل في أن تفعل الشيء نفسه |
| Senin de aynı düşüncede olmanı umuyor. | Open Subtitles | كما أنه يأمل في أن تفعل الشيء نفسه |
| (Islık çalıyor) Onları korkutabilmeyi umuyor. | Open Subtitles | يأمل في تخويفها لتهرب |
| Dr. Zinberg, şehrin hastanelerini gezerek cerrahlar arasında daha iyi bir işbirliği kurabileceğini umuyor. | Open Subtitles | دكتور (زنبرج) يقوم بجولة على كل مستشفيات المدينة انه يأمل في تعزيز مزيد من التعاون بين الجراحين. |
| O da yanaşacak birileri çıksın diye umuyordu. | Open Subtitles | كان يأمل في الحصول على مداعبة للعلم فقط |
| Seninle konuşmayı umuyordu. | Open Subtitles | كان يأمل في مقابلة |
| Belki de ürkütücü bir dostluk anlaşması umuyordur. | Open Subtitles | ربما يأمل في خلق حلف مرعب |