| Büyük miktarlarda ise sinir sisteminin felç olmasına ve hareketsiz kalmasına yol açar. | Open Subtitles | وبجرعات كبيرة قد يؤدى الى الشلل وعدم الحركة للجهاز العصبى هذا يؤكد الأمر.. |
| Kristal Göl Kampı'na giden yol şu değil miydi? | Open Subtitles | ألم يكن ذلك الطريق الذى يؤدى إلى مخيم بحيرة كريستال هناك؟ |
| Genel havalandırmadan diğer duvara yol var. | Open Subtitles | ها هو عمود التهوئة الرئيسى فهو يؤدى إلى الخارج وراء الجدران |
| Sept'te böyle bir adamı barındırmak, Tanrılar'ın bizden uzaklaşmasına sebep olur. | Open Subtitles | أن يسكن رجل مثله فى المكان يؤدى لتآكل الإيمان من الداخل |
| Hepimizin ölümüne sebep olacak bir yüreklilik. | Open Subtitles | هذا النوع من الشجاعة يمكن أن يؤدى إلى قتلنا جميعاً |
| Mutfağın yanındaki geçit nereye çıkıyor? | Open Subtitles | الى أين يؤدى الدرج فى الجهة الاخرى من المطبخ ؟ |
| Bu hendeğe gidiyor ama aynı amaca hizmet ediyor. | Open Subtitles | أما هذا فهو يهبط بك لخندق مائى لكنه يؤدى نفس الغرض |
| Otopsi sadece ölüler üzerinde yapılabilir. | Open Subtitles | تشريح الجثة يؤدى فقط على الموتى |
| Bu yol Globe'a gitmiyor, Grace. Benim ile nerede buluşacaktın. | Open Subtitles | هذا الطريق لا يؤدى إلى بيتى يا جريس فإلى أين كنت ذاهبة لمقابلتى؟ |
| Karşı koyulması yalnızca Unas kanının dökülmesine yol açacak. Hayır, bize ölüm getiremezsiniz. Kazanamazsınız. | Open Subtitles | التحدي لن يؤدى سوى إلى إراقة الدماء لا أنت لن تستطيع أن تمنحنا الموت لن تستطيع الفوز جميع القبائل هنا سيقاتلون, |
| Afedersiniz ama Charanbour'a hangi yol gidiyor acaba. | Open Subtitles | من فضلك أى هذه الطرق يؤدى الى تشارانبور؟ |
| Yüzbaşı, adamlarımız ardımızdaki dağlardan bir yol bulabildi mi? | Open Subtitles | أيها النقيب, هل وجد الرجال أى طريق خلفى فى التلال يؤدى إلينا؟ |
| Bu yol bir yere çıkıyor olmalı. Belki anayola geri dönüyordur. | Open Subtitles | لابد إنه يؤدى إلى مكانا ما ربما يعود بنا إلى الطريق السريع |
| Palmer'ın önerilerinizi uygulamayı reddetmesinin... daha pek çok Amerikalı'nın ölümüne yol açaçağı aşikar. | Open Subtitles | سوف يؤدى بلاشك لخسارة المزيد من أرواح الأمريكيين |
| eger tedavi edilmezse, gögüs kanserine sebep olabilir. | Open Subtitles | ماذا؟ فى الحالات الحرجة قد يؤدى الالتهاب الى الوفاة |
| Ve her oyuncu değişikliği Bob Fosse'yi mezarından kaldırıp yeniden kalp krizi geçirmesine sebep olabilir! | Open Subtitles | وكل تغيير يؤدى إلى أنسحاب الممثلون وسنعيد المشهد حتى تصاب بالسكتة القلبية |
| Kontrolsüz bir dönüşe ve felaket gibi bir kazaya sebep olacaktır. | Open Subtitles | ذلك سيكون سببا في فقدانهم السيطرة عليها مما يؤدى إلى وقوع حادث |
| Orada bir kapı daha var, unutulmuş bir tane. Kalenin dibindeki odaya çıkıyor. | Open Subtitles | يوجد باباً آخر هنا , مَنسىُّ هذا يؤدى الى أسفل غرفة المعيشة |
| Otopsi sadece ölüler üzerinde yapılabilir. | Open Subtitles | تشريح الجثة يؤدى فقط على الموتى |
| Eğer bağırırsan, beni sinirlendirmekten başka birşey yapmamış olursun ve bunu yapmak istemezsin. | Open Subtitles | فلن يؤدى ذلك الى شىء سوف إغضابى وأنتِ لا تريدى أن تفعلى ذلك |