| Monrovya gibi savaştan harap olmuş yerlerde insanlar doğrudan size geliyor. | TED | في مناطق نزاع مسلح مثل مونوروفيا, ياتي الناس مباشرة اليك. |
| Sanırım bunun en ilginç örneklerinden biri Avustralya'dan geliyor. | TED | واعتقد ان افضل مثال مثير للاهتمام ياتي من استراليا |
| Tanrı'nın gelip beni alma fırsatı vardı. Bunun yerine ben ona gideceğim. | Open Subtitles | إنتظرت الرب كثيراً حتى ياتي لأخذي لذا أنا من سيذهب إليه الآن |
| Bazen cumartesileri buraya gelir. | Open Subtitles | اتعلمين انه في بعض الاحيان ياتي الى هنا يوم السبت |
| İlkbahar ve yaz geldiğinde, istediğin yere götürebilirsin. | Open Subtitles | وعندما ياتي الربيع أَو الصيفَ، انت يمكن ان تنقليه |
| Üst kat koridorundan gelen büyük bir sızıntı olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم أن لديك تسرب كبير ياتي من رواق الدور العلوي ؟ |
| Başlarda Valera her Pazar geldi, sonra iki haftada bir ve üç haftada bir. | Open Subtitles | في البداية كان فاليرا ياتي كل يوم أحد ثم بين اسبوع واخر ثم كل ثلاثة اسابيع |
| Var ama yok. gelmedi ama gelecek. | Open Subtitles | موجود لكنه غير موجود لم ياتي بعد لكنه سياتي |
| gelmesini istemiyorum! Yaşamak istiyorsanız, çıkın buradan! Hepiniz dışarı çıkacak mısınız? | Open Subtitles | احمق لا اريده ان ياتي و اريدكم ان تخرجوا هل من الممكن ان تذلفوا ؟ |
| Ve işte doğal düşman geliyor, küçük korsan böcek, küçük çünkü oldukça küçük©. | TED | وهنا ياتي دور العدو الطبيعي, دقيقة شوائب القراصنة، دقيقة لأنها صغيرة إلى حد ما. |
| Bu gece, tehlike mezarın ötesinden değil yıldızların ötesinden geliyor. | Open Subtitles | الليله التهديد لا ياتي من المقابر و لكن من الفضاء الخارجي |
| Bak, babam geliyor. İki kez uğurlanmada çifte hayır vardır. | Open Subtitles | وهاذاك ابي ياتي ان البركة المزدوجة هي نعمة مزدوجة |
| Buraya gelip birilerinin işleri karıştırması ihtiyacımız olan son şey. | Open Subtitles | أجل , لا نريد اي أحد أن ياتي ويفقدنا أحدنا |
| Russell buraya gelip bizi basmaz değil mi? | Open Subtitles | روسل لَنْ ياتي هنا ويفَاجأَنا، أليس كذلك؟ |
| Sanırım bunu duymuştum. Giden gelir. | Open Subtitles | نعم لقد سمعت عن ذلك، ما ياتي دوراناً يذهب دوراناً |
| Yıllar yılı ateş yağmuru gelir ve kimseye zarar vermeden gider. | Open Subtitles | سنة تلو الاخري ياتي سيل النيران, وتذهب ولا يتاذي احدا |
| Bir çok tutuklunun sırası geldiğinde ölmüş oluyor. | Open Subtitles | الكثير مِنْ قضايا السجناءِ ياتي الحكم بعد مَوتهم |
| Pencerenin altındaki şeytani bir kutudan gelen korkunç bir ses var. | Open Subtitles | هنا صوت فظيع ياتي من الصندوق الشيطاني تحت النافذة |
| geldi zamandan beridir, hayat daha da kötüye gitti.. | Open Subtitles | غير هذا اليوم ياتي الانسان لحياة عكس الجحيم |
| Seans yaptık ve kimse gelmedi. | Open Subtitles | لقد عملنا جلسة تحضير أرواح و لم ياتي احد. |
| Çok teşekkür ederim.Evet,çocuğa, ön kapıya gelmesini söyle. | Open Subtitles | شكرا جزيلا. نعم، أخبر الفتى ان ياتي الى الباب الأمامي |
| - Hayır. George sunumla birlikte buraya gelene kadar gidemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تذهب حتى ياتي جورج ومعه العرض التقديمي |
| Sanırım, zamanı gelince yapmam gerekeni yapacağım. | Open Subtitles | اظن عندما ياتي الوقت سافعل مايجب علي فعله |
| İstersen bana eski kafalı de ama takım elbisenin aksine bir ilişki iki çift pantolon ile beraber gelmiyor. | Open Subtitles | اعتبرني متخلفا لكن الامر لا يشبه البدلة ,العلاقة لا ياتي معها زوج بنطال اضافي |
| Ordunuzun Irak'a gelmesi büyük bir ısraf, değil mi? | Open Subtitles | لقد كان من الخطأ أن ياتي جيشكم للعراق، أليس كذلك؟ |
| Çünkü bu kısma yoğunlaşmak, inşa ettiğiniz mekanizmaya değil de kim ve önderlik etme kısmı değişimin geldiği nokta. | TED | لانه يجب التركيز على هذا الجانب وليس الماكينات التي تبني ما تصنع ولكن في سؤال من تقود هنا ياتي التغير |
| ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan. | Open Subtitles | أمامك , انتظر مجددا ذلك الذي لن ياتي ابدا ذلك الذي فرقنا |