| Aman Tanrım. Sanki birinin ninesine ağzından tecavüz etmiş ve öldürmüşüm gibi oldu. | Open Subtitles | يا إلهي, يبدو الأمر وكأنني اغتصبت بالفم جدة أحدهم وبعد ذلك قمت بقتلها |
| Umarım Kulağa geldiğinin yarısı kadar da olsa etkili olmuştur. | Open Subtitles | كنت آمل أن يبدو الأمر بنصف الروعة التي يبدو عليها. |
| Delice geliyor. Ben de düşünmeden hareket eden biri değilim. | Open Subtitles | اجل, اعلم,يبدو الأمر جنونا ولست معتادا على القيام بأمور متهورة |
| İlk bakışta sadece geç başlamışız gibi görünüyor | TED | على السطح، يبدو الأمر كما لو أننا آخر من يزهر. |
| Çok idealistik gibi duruyor yüzyılların en büyük başarılarına bireylerin idealizmiyle ulaşılmuştır. | Open Subtitles | يبدو الأمر مثالياً ولكن الإنتصارات العظيمه على مر القرون حققها أناسٌ مثاليون |
| Bu kadar sinirli konuştuğuna göre başına böyle bir olay geldi sanırım. | Open Subtitles | حتى عندما تتحدث عن ذلك فأنت تبدو مستثاراً يبدو الأمر و كأنك أنت من تم هجره أليس هذا صحيحاً ؟ صحيح ؟ |
| Filmlerde bu Durum biraz daha farklı. | TED | لكن، في الأفلام يبدو الأمر مختلفاً تماماً. |
| - Oradan aşağısı nasıl gözüküyor? | Open Subtitles | كيف يبدو الأمر هناك في الأسفل ؟ أيٌ أفضل ؟ |
| Emin olamayız ama... görünüşe göre onları alıkoyucu öldürmüş. | Open Subtitles | .. لسنا متأكيد من ذلك و لكن يبدو الأمر أنه قام بقتلهم |
| sizi bu yolculuğa çıkarıp, nasıl bir şey olduğunu göstermek olabilir. | TED | وهو أخذكم في رحلة لأريكم كيف يبدو الأمر |
| İkisi de petrol zengini bir ülke, Sanki onlar yerden para fışkırtan bir deliğe sahiplermiş gibi. | TED | كلا الدولتان غنية بالنفط، يبدو الأمر مثل نقود مندفعة للخارج من حفرة في الأرض. |
| Sanki, işe alınmış ama masa ya da direktif verilmemiş biri gibi. | TED | يبدو الأمر وكأن أحدهم تم تعيينه ثم لم تجد له مكتبًا أو لم يعطى تعليمات عما يفترض أن يقوم به. |
| Önemli olan da bu. Bakın. Sanki karanlık bir odadaydınız. | Open Subtitles | أنظرى ، سوف يبدو الأمر و كأنك كنت فى غرفة مظلمة |
| Biliyor musun, hızlı konuştuğunda Kulağa o kadar kötü gelmiyor. | Open Subtitles | ..تعرف, عندما تقوله بهذه السرعة لا يبدو الأمر سىء جدآ |
| Kulağa basit gelebilir ama kamusal alana kamunun erişimi yoktur. | Open Subtitles | قد يبدو الأمر بديهيا أنْ يمكن النفاذ إلى الملك العام |
| Bu davayı sırf valinin dostlarını korumak için almışız gibi geliyor. | Open Subtitles | يبدو الأمر لي أننا نتحدث عن قضية لحماية أصدقاء المحافظ فحسب |
| Evet içimden kafasına kurşun sıkmak geliyor ama bu nasıl bir his anlayamazsın. | Open Subtitles | أجل، نفسي تحدثني بأن أقتلها بنفسي، لكن، أنتِ لا تدركين كيف يبدو الأمر. |
| Bu, aceleyle bütün yumurtaları tek sepete koymak gibi görünüyor ihtiyar. | Open Subtitles | يبدو الأمر متهورا ان تضع البيض كله فى سلة واحدة |
| Dağların eteklerinde, bu yükseklikten acınacak gibi görünüyor zaten. | Open Subtitles | على أطراف تلك الجبال، أترى؟ يبدو الأمر من هذا المرتفع بحالة يرثى لها تقريبا |
| Bunlar koltuk. Bizim de kıçımız var, mantıklı bir şeymiş gibi duruyor. | Open Subtitles | إنها مقاعد ولنا مؤخرات يبدو الأمر منطقياً |
| Bana küçük kızım kendine özel bir arkadaş bulmuş gibi geldi. | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأن إبنتى وجدت لنفسها صديقة حميمة |
| Ve teknolojiye dair bu korkular gerçekten mantıklı çünkü teknoloji en kötü Durum ve davranışlarımızı abartarak ortaya çıkarıyor. | TED | وهذه المخاوف بسبب التكنولوجيا، يبدو الأمر منطقيا لأن التكنولوجيا يمكنها أن تُضخم وتُبرز أسوأ صفاتنا وسلوكياتنا. |
| Şu casusla konuştum. İyi gözüküyor. | Open Subtitles | تحدثت مع هذا المحاسب يبدو الأمر جيداً، لم أوقع شيئاً بعد |
| görünüşe göre birisi kendisini Muhsin Makhmalbaf olarak tanıtıyormuş, tanır mısın? | Open Subtitles | حسناً ، يبدو الأمر كذلك أحدهمانتحلشخصية.. "محسن مخمالبوف" ، أتعرفه ؟ |
| Kusura bakmayın ama bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | مع كل إحترامي أنت لم تشعر كيف يبدو الأمر |