| Doğru, fazla şey kalmadı ama birkaç iyi şeyi kurtarmayı başardım. | Open Subtitles | حسناً، لم يتبقّ الكثير، لكنني إستطعت توفير بضعة أشياء |
| Evet, geri kalanlarını aşağıda tut. Burada yerimiz kalmadı. | Open Subtitles | نعم، أبقِ بقيّتهم بالأسفل، فلم يتبقّ مجال هنا |
| Hatırlamaya çalışmalısın. Çok zaman kalmadı. | Open Subtitles | يجب أن تحاول أن تتذكّر، فلم يتبقّ الكثير من الوقت. |
| -Ne demek özüt yok? | Open Subtitles | ماذا تعني بأنّ المسحوق قد نفذ ؟ *لم يتبقّ منه شيء* |
| Artık hiç bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | نحن لم يتبقّ لنا شيء |
| Birkaç saatimiz kaldı. Tadını çıkaralım. | Open Subtitles | لم يتبقّ لدي سوى ساعات قليلة فالنقضي وقتاً طيباً |
| Tüccarız, mallarımızı satmaya çalışıyoruz ama bir şey kalmadı. | Open Subtitles | نحن تجار, كنّا نرغب في بيع بضاعتنا لمْ يتبقّ منها شيء |
| Korkarız çok zamanı kalmadı. | Open Subtitles | نخشى أنه لم يتبقّ الكثير في عمرها. |
| O zaman İngiltere'de hiç düşmanım kalmadı. | Open Subtitles | إذاً لم يتبقّ لي أعداء في إنجلترا |
| Fazla zamanın kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقّ لكِ الكثير من الوقت للرّحيل. |
| Boğuşuyorsun, fazla zamanın kalmadı. | Open Subtitles | تكافحين... ، لم يتبقّ لكِ الكثير من الوقت للرّحيل. |
| Fazla zamanın kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقّ لديك الوقت الكثير للرّحيل. |
| Çünkü artık sana verecek bir şeyim kalmadı. | Open Subtitles | لأنه ليس لديّ المزيد لم يتبقّ شئ لأعطيه |
| Çünkü artık sana verecek bir şeyim kalmadı. | Open Subtitles | لأنه ليس لديّ المزيد لم يتبقّ شئ لأعطيه |
| Artık kimse kalmadı. | Open Subtitles | الآن، لم يتبقّ أحد. |
| # Ve benim çok zamanım yok... ## | Open Subtitles | ولم يتبقّ لى الكثير |
| Saklanılabilecek hiçbir yer yok. | Open Subtitles | لم يتبقّ مكان للاختباء به |
| Yapabileceğimiz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | لم يتبقّ الكثير لنفعله |
| Geriye sadece senin ve benim DNA'mız kaldı. | Open Subtitles | لم يتبقّ سوى إضافة حمضننا النووي أنا وأنت. |
| Şansımıza geriye yalnızca bir gün kaldı. En iyisi bu seneden ümidi kesip yardım gelmesini beklemek. | Open Subtitles | لحسن الحظّ لم يتبقّ سوى يومٍ على نهاية الاختبار، فخيرٌ لنا اِنتظار مساعدتهم. |
| İki hafta kaldı, kayıt tutuyoruz. | Open Subtitles | فلم يتبقّ لنا هنا سوى أسبوعين وأنتظر إنتهائهما بفارغ الصبر |