| yürüyüş yapmıyormuş. Yürüyüşe çıkarsan çorap giyersin. | Open Subtitles | لم تكن تتنزه تعرفون, عندما يتنزه الشخص يرتدي جوارب |
| Sizler de Langhamlar'ın yürüyüş yaptıkları yerdeki izleri araştırın. Oralarda bir şeyler olmuşa benziyor. | Open Subtitles | وأنتما تحققا من الطريق الذي كان يتنزه فيه الزوجين (لانغام) يبدو بأنّ أمراً ما يجري هناك |
| Buraya Portland'dan geldi. yürüyüş yapıyor en azından. | Open Subtitles | لقد انتقل إلى هنا من (بورتلاند) ، إنه يتنزه طويلاً بالسير على الأقدام |
| - Burada yürüyüş yapan kimse yok. | Open Subtitles | - لا أحد يتنزه هنا - |