| Çalışanların teknolojiyi kullanmasını, zamandan tasarruf etmeyi, insanların işinde daha iyi olmasını bekliyorlar. | TED | يتوقعون أن يستخدمها الناس، لتوفير الوقت، ويصبحون أفضل في وظائفهم. |
| İnsanlar, görünen o ki, ne kusursuz mantığa sahipler, ne de birbirlerinin kusursuz mantığa sahip olmasını bekliyorlar. | TED | الناس، كما اتضح، إما ليسوا عقلانيين تمامًا، أو لا يتوقعون أن يكونوا عقلانيين تماماً. |
| Senden hepsini bir günde öğrenmeni mi bekliyorlar yoksa? | Open Subtitles | ماهذا, هل يتوقعون أن تكوني ذكية في يوم واحد؟ |
| Ne dememi bekliyorlar? Onlari tanimiyordum. | Open Subtitles | ماذا يتوقعون أن أقول, لا أعلم من هم هؤلاء حتى |
| Hiç şüphesiz harekat yapmamızı bekliyorlar.. | Open Subtitles | بلا شك يتوقعون أن نقوم بعملية تحرير للرهائن |
| Bazı kısımları temizlememi bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتوقعون أن أتولى أمر التنظيف لحفلة ما, بعد الحفلة الموسيقية |
| Hafta sonu gitmemizi bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتوقعون أن نرحل خلال عطلة نهاية الإسبوع |
| Öldüğü için reytinglerin tavan yapmasını bekliyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يتوقعون أن تحقق نسب المشاهدة أرقاماً قياسية بعد موته. |
| Evet, nişan partisiyle ilgili başımın etini yiyorlar ve davet etmek istediğin kişilerin isimlerini bekliyorlar. | Open Subtitles | نعم, أنهم جميعاً بساعدونني في أحتياجات حفلة الزفاف وهم يتوقعون أن تدعو بعض الأسماء الكبيرة للحفلة |
| Eğer Asya'da Japonya'ya ya da Avrupa'da Finlandiya'ya bakarsanız bu ülkelerdeki anne babalar her öğrencinin başarılı olmasını bekliyorlar ve bunun yansımasını öğrenci davranışlarında görebiliyorsunuz. | TED | إن أنتم ذهبتم إلىالياپان في آسيا أو فنلندا يأوروبا، ستجدون أن الأباء والمدرسين بهذين البلدين يتوقعون أن كل طالب قادر على النجاح، ويمكنكم في الواقعملاحظة أن تصرفاتهم تعكس ذلك الأمر. |
| Çinlilerin her zaman aradığı bu tür otoriter bir figürümüz var ve hükûmetin fiilen harekete geçmesini ve bununla ilgilenmelerini bekliyorlar. | TED | لدينا هذا النوع من الشكل السلطوي الذي يتطلع له الصينيون دوماً، وهم يتوقعون أن تتخذ الحكومة الإجراءات فعلاً، وهم يتعاملون مع ذلك. |
| Yabancılar, sis içindeki Londra meydanlarında atlı arabalar ve parçalanmış orospular görmeyi bekliyorlar. | Open Subtitles | الأجانب يتوقعون أن ميادين لندن يملأها الضباب و التاكسيات بها عباره عن عربه بعجلتين يقودها حوذى و بها محفات عليها بنات هوى خليعات .. الا ترى ذلك ؟ |
| Senden Casey Kasem gibi konusmani mi bekliyorlar? | Open Subtitles | إنهم يتوقعون أن تبدو مثل"كاسي كاظم". من أصل لبناني فلسطيني-وصوت إذاعي عربي أمريكي =. |
| İstedikleri gibi boşboğazlık ediyorlar ve pisliklerini üstlenmemizi bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يثرثرون بعيدًا و يتوقعون أن ننظف أوساخهم من خلفهم! |
| Peter, evimize bir sürü insan gelecek ve hindi yemeyi bekliyorlar. | Open Subtitles | َ(بيتر) لدينا ضيوف كثيرين قادمين وهم يتوقعون أن لدينا ديك رومي |
| Sorunlarına yardımcı olmamı bekliyorlar. | Open Subtitles | يتوقعون أن بإمكاني معالجة مشاكلهم. |
| Jack'ten, Sunrise Hills Alışveriş Merkezi'nde, Sentox sinir gazı kutularından birini yaymakta yardım etmesini bekliyorlar. | Open Subtitles | (إنهم يتوقعون أن يساعدهم (جاك في إطلاق عبوة واحدة من غاز الأعصاب في سوق (سان رايز هيل) التجاري |
| Bu öğleden sonra Natasha'yı sorgulamayı bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتوقعون أن تأتي (ناتاشا) إلى المحكمة هذا المساء. |
| John, burada olduğumuzu biliyorlar. Merdivenlerden çıkmamızı bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعلمون أننا هنا يا (جون) إنهم يتوقعون أن نأتي من الدرج |
| Tutsaklar gibi oturmamızı bekliyorlar. | Open Subtitles | يتوقعون أن نجلس هنا كالسجناء. |