| Onunla konuşmalısın. Biliyorsun, iş hayatın ve sosyal hayatın var. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث اليها بأن هناك جانبك العملى وحياتك الإجتماعيه |
| Keşke birileri burada neler döndüğü hakkında beni de bilgilendirse. Şu kızlarla konuşmalısın. | Open Subtitles | هل سيطلعني أحد على ما يحدث هنا يجب أن تتحدث إلى هاتين الفتاتين |
| Şu adamla beni işe alması için konuşman gerek. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث مع رجلك على أن يسمح لي بالمشاركة في تلك المهمة |
| Çünkü seni tanımıyor, onunla konuşman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث معهُ. هذا لأنهُ لا يعرفك. |
| Unutma Mike bu kız Axl için özel yani kızla konuşmak zorundasın. | Open Subtitles | إذًا، تذكر يا مايك، تلك الفتاة مميزة جدًا عند أكسل لذا يجب أن تتحدث إليها |
| Kiminle konuşup konuşmayacağına karar verecek durumda değilsin. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث, لقد إرتكبت جريمة لأجله |
| Phoenix'de Walter Wickland ile konuşmalısınız. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث إلى رجل من فينكس يُدعى والتر ويكلاند. |
| İşlerin daha iyi yürümesini istersen, gardiyanla konuşman gerekir. | Open Subtitles | لديكم طرق أفضل لإدارة الأشياء و يجب أن تتحدث للسجّان |
| Bence George'la senin konuşman gerekiyor. | Open Subtitles | إذن، أعتقد أنك يجب أن تتحدث معها يا جورج |
| Hayır. Onu korkutmak istemezsin herhalde. Öncelikle sudan şeyler konuşmalısın. | Open Subtitles | لا 0 لا تود أخافتها يجب أن تتحدث معها أولاً |
| Ve sen de ofisten çıkmayan cahillere konuşmadan önce ortağına konuşmalısın. | Open Subtitles | وأنت، يا صديقي، يجب أن تتحدث إلى شريك قبل أن تذهب إلى الدعاوى، حسنا؟ لذا، اللعنة جزيلا. |
| Onlarla konuşmalısın. Bunu sen yapmazsan, ben yaparım! | Open Subtitles | يجب أن تتحدث لهم ، إذا لم تفعل أنت ، سأفعل أنا |
| İngilizce konuşmalısın. Ne istediğini bilmiyorum. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث بالإنجليزية لاأعرف ماذا تريد |
| Amcamla konuşman gerek. Güney kıyısında botlarla ilgili bir şeyler yapıyor. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث مع (عمي) فهو يبني السفن في الساحل الشمالي |
| Onları bu şekilde görmen ve konuşman gerek. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث إليهم بهذه الطريقة |
| - Öyleyse önce biriyle konuşman gerek. | Open Subtitles | - إذاً ، فهناك شخص يجب أن تتحدث معه أولاً . |
| Benimle ve kızınla konuşman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث إلي أنا و أبنتنا |
| - Cal, Adam ve Mandi'yle konuşman lazım. | Open Subtitles | (كال)، يجب أن تتحدث مع (آدم) و (ماندي) - من؟ |
| - Onunla konuşmak zorundasın. - Ne kadar gurur duyduğumu mu söyleyeceğim? | Open Subtitles | يجب أن تتحدث إليه - و أخبره بمدي فخري به؟ |
| Ateş etmeden önce Almanca mı konuşmak zorundasın? | Open Subtitles | يجب أن تتحدث الألمانية بهذا العمر |
| Kiminle konuşup konuşmayacağına karar verecek durumda değilsin. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث, لقد إرتكبت جريمة لأجله |
| Söyledim! Onunla konuşmalısınız. Ona bir şey olmasına dayanamam. | Open Subtitles | فعلت، يجب أن تتحدث إليها لا يمكنني تحمل حدوث شئ لها |
| Onunla konuşman gerekir. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث معها |
| - Dostum avukatınla biraz konuşman gerekiyor. | Open Subtitles | ـ يا صديقي، يجب أن تتحدث مع محاميك على انفراد. |
| İçimden bir ses en azından güney aksanıyla konuşman gerektiğini söylüyor, ahbap. | Open Subtitles | يجب أن تتحدث علي الأقل بلهجة جنوبية |