| Ne yapacağını, ne düşüneceğini, ne hissedeceğini söylerler hep. | Open Subtitles | ، يخبرونك بإستمرار بما تفعله و بما تعتقده و بما تشعر به |
| Oh, kesinlikle. insanlar nasıl giyineceğini nereye gideceğini söylerler. | Open Subtitles | أوه، بالتأكيد. أناس يخبرونك أين تذهب وماذا تلبس |
| Onlar sana neyin güzel, neyin çirkin olduğunu söyler. Sence bu farklı mı? | Open Subtitles | يخبرونك بما هو جميل وما هو ليس كذلك، فما الفرق؟ |
| İyi iş yaptığınızı çok erken söylüyorlar, halbuki pozitif dönüş yapmadan önce biraz daha bekleseler daha iyi şifreleriniz olabilir. | TED | حيث يخبرونك أنك تقوم بعمل جيد باكرًا ولو انتظروا قليلًا قبل إعطائك هذه النتيجة الإيجابية قد تمتلك كلمات مرور أقوى |
| Ama ayrilabilir kimlik gözünün o 8 gözden biri oldugunu söylemiyorlar. Kabus gibi. | Open Subtitles | لكنهم لا يخبرونك أن البطاقة تشغل مكان واحد منهم، إنه كابوس |
| Hareket etmese bile size araba kullanın diyorlar çünkü herkes bir araba kullanıyor. | Open Subtitles | يخبرونك أن تقودين سيارات لا يمكن حتى أن تتحرك لأن كل شخص آخر يقود واحدة منهم |
| Onların duvarda 12 diplomaları var ve sana hiçbir şey söylemezler. | Open Subtitles | لديهم إثنتي عشرة شهادة على الحائط. ولا يخبرونك بشيء. إنس هذا. |
| Ama hiçbiri, onca yumruk yiyerek ödedikleri bedeller ile ilgili hiçbir şey anlatmazlar. | Open Subtitles | لكن، لا يخبرونك مطلقاً عن الثمن الذي دفعوه و هم يتلقون كل تلك الضربات على الرأس |
| Sana onurdan, suçların affından krallığı korumaktan bahsediyorlar ama aslında olay kürek sallamak. | Open Subtitles | لقد كانوا يخبرونك عن الشرف، والعفو عن الجرائم، وحماية الحيز، ولكن التجريب هو حقاً أغلب هذا الأمر |
| Çok şey söylerler, fakat, asla iyi olup olmadığını söylemezler. | Open Subtitles | ,يقولون الكثير ولكن لا يخبرونك اذا كانت جيده |
| Saf bir çocukken size dünyanın, iyi ve kötü adamlardan ibaret olduğunu söylerler. | Open Subtitles | عندما كنت طفلاً بروح منفتحة كانوا يخبرونك أن العالم يحتوي على رجال اخيار وأشرار |
| Dinler size ne yemeniz gerektiğini, ne zaman dua edeceğinizi, adına insan dediğimiz bu kusurlu çamura şekil verip ilahi varlıklara nasıl benzeteceğimizi söylerler. | Open Subtitles | .. يخبرونك ما تأكل ، متى تصليّ وكيف لهذا الكائن الناقص الذي نسميه إنسان بإمكانه تكريس نفسه لميول ديني |
| Normalde, insanlara sana sorunların hakkında konuşmanı söyler. | Open Subtitles | عادةً، الناس يخبرونك أن تتحدثي عن مشاكلك |
| Çünkü, çoğu insan, genellikle Orta Doğu'ya neden gittiğini söyler. | Open Subtitles | لأن معظم الناس يخبرونك عن سبب زيارتهم للشرق الأوسط و .. |
| Bir sebepten dolayı insanlar sana bilmelerini istemedikleri şeyler söylüyorlar. Bu şaka değil. | Open Subtitles | الناس يخبرونك أشياء هم لا يريدون أن تعرفيها هذه ليست نكتة |
| Bir bakıyorsun, barda içerken, çocuklarının doğduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | في دقيقة واحدة , انت في الحانة ومن ثمّ يخبرونك بان أطفالك قد ولدوا |
| Ama rozeti verirken, boğazına kadar boka batacağını söylemiyorlar insana. | Open Subtitles | ولكن أتعلمين شيئاً؟ إنهم لا يخبرونك عندما يسلموك تلك الشارة، بكمّ المشاكل والقذارة التي ستضطرين لخوضها. |
| Gey kartını aldığında, artık memelerin anlaşmadan kalktığını söylemiyorlar. | Open Subtitles | انظر, إنهم لا يخبرونك حين تصبح شاذاً أن النساء مستبعدون |
| Bu adamlara sorsanız "Bu bizim geleneğimiz, kültürümüz." diyorlar. | Open Subtitles | الصيادون الذين يفعلون ذلك "يخبرونك: "هذا عُرفُنا "هذه ثقافتنا" |
| İnsanlar, nasıl hissettirdiğini sana anlatmazlar. | Open Subtitles | الأشخاص لا يخبرونك حول شعوره |
| Reklamlarda dünyayı ve tüm bu saçmalıkları görmekten bahsediyorlar. | Open Subtitles | في الإعلانات يخبرونك حول اكتشاف العالم وعن ذلك الهراء |
| Benimle dalga geçiyorsun. söylemediler mi sana? | Open Subtitles | أنت تمزحي معي ألم يخبرونك ؟ |
| Kamu hizmetinde söylemedikleri tek şey ne biliyor musun? | Open Subtitles | تعرف الشيء الواحد هم لا يخبرونك حول عمل الخدمة الإجتماعية؟ |