| Ayakkabılarının rengine gülen çocukları kıçından vuran bir psikopatın tabancasını saklıyor." | Open Subtitles | انه يخبيء مسدس من أجل جارنا السيكوباتي والذي يطلق الرصاص علي ظهر الفتيه اذا سخروا من لون حذائه |
| Sanırım George Michael, Ann'i tavan arasında saklıyor. | Open Subtitles | أظن أن (جورج مايكل) يخبيء (آن) في السقيفة |
| Babamın patlayıcı sakladığını biliyordum. | Open Subtitles | كنت متاكدا ان ابي مازال يخبيء بعض المتفجّرات هنا |
| Tobinlerin parayı nerede sakladığını biliyoruz muhtemelen: | Open Subtitles | نحن نظنّ أننا نعلم المكان الذي يخبيء فيه عائلة توبن المال : |
| Çoğu zaman daha büyük sorunları gizler. | Open Subtitles | وفي كثير من الأحيان يخبيء مشاكل أعظم |
| Neden havalandırmaya kamera saklamış ki? | Open Subtitles | لمَ يخبيء أحدهم كاميرا تسجيل في مصرف الهواء؟ |
| Bir yere sakladığı başka bir şişesi olmadığına emin misin? | Open Subtitles | هل انت متاكد انه لم يخبيء أي زجاجة أخرى؟ |
| Formülü nerede sakladıklarını öğrendiğimizde işe yaramaması için sabote etmemiz gerek. | Open Subtitles | عندما نجد المكان الذي يخبيء فيه المركب، علينا التلاعب به كي لا يعمل |
| Bahse varım kartı orada saklıyor. | Open Subtitles | أراهنك أنه يخبيء البطاقة هناك |
| Bir şeyler saklıyor. | Open Subtitles | إنه يخبيء شيئاً ما |
| Bu duvar silahlarını saklıyor. | Open Subtitles | إبقوا الصف منتظم! {\pos(190,240)}يخبيء هذا السور أسلحتهم |
| Neyi saklıyor? | Open Subtitles | يخبيء ماذا ؟ |
| Roland'ın ondan bir şeyler sakladığını söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أن رولاند كان يخبيء أشياء عنه |
| Ozzie'nin, Harriet'i nereye sakladığını bulmaya hazır mısınız? | Open Subtitles | هل أنتِ مستعدة لتجدي أين (أوزي) يخبيء (هاريت)؟ |
| İnsanlar cüzdanlarını gizler. Mücevherlerini gizler. | Open Subtitles | يخبيء الناس محافظهم وجواهرهم |
| Hasta piç, duman detektörlerinin içine kamera saklamış. | Open Subtitles | هذا الوغد المريض كان يخبيء كاميرات في مستنبطات الدخان |
| Charlie, anahtarlarımı saklamış. | Open Subtitles | تشارلي) يخبيء مفاتيحي عني) |
| - Alan Matthews'ın Gazal için sakladığı tüfekle ilgili konuşmak için buradayız. | Open Subtitles | نحن هنا من أجل القناص آلان ماثيوس الذي يخبيء جزال |
| Ne bileyim hani, "televizyonu aç da kocanın en yakın arkadaşıyla ilgili sakladığı gizemi gör" tarzı. | Open Subtitles | ليس مثل بأن تشغل التلفاز لتكتشف بأن زوجك يخبيء غموضاً عالمي بخصوص هوية أقرب أصدقائه عنك .. |
| Peki, Tobinlerin parayı nereye sakladıklarını bildiğimizi düşünüyoruz. | Open Subtitles | - نحن نظنّ أننا نعلم المكان الذي يخبيء فيه عائلة توبن المال |