| Çünkü bu laboratuvar tüketici ürünlerini hayvanlar üzerinde acımasızca test ediyor. | Open Subtitles | لان هذا المختبر ، يختبر المنتجات الاستهلاكية على الحيوانات قبل بيعها |
| Yazılımını test ediyor ve ilerlemesi için önünde duran kadını ortadan kaldırıyor. | Open Subtitles | يمكنه ان يختبر برامجه ويتخلص من المرأة التي تقف في طريق تقدمه |
| Her ayak,dayanılıklılığı,direnme gücünü ve seyir gücünü test eden yeni bir yarış demek. | Open Subtitles | كل جولة تمثل تحدي جديد يختبر خفة الحركة ، والملاحة والقدرة على التحمل |
| Belki de Tanrı bizi deniyor; hayırseverliğimiz veya inancımız deneniyor. | TED | ربما يختبرنا الرب, يختبر محبتنا أو إيماننا. |
| Ateş gücünüzü sınıyor. | Open Subtitles | يختبر قوة نيرانكم بالتضحيه بأرواح مقاتليه |
| Parmak izi aranması ve DNA testi yapılması gerek. | Open Subtitles | اريده ان يختبر لبصمات الأصابع والحمض النووي |
| Pekala, bunun bir yolu, bir fikri test etmek için model oluşturmaktır. | TED | أحد الطرق أن تقوم ببناء نموذج يختبر فكرة |
| Washington Post 2007'de Birleşik Devletler ordusunun kara mayınlarını etkisiz hâle getiren robotu test ettiğini yazdı. | TED | كتبت الواشنطن بوست تقريرًا عام 2007 أن جيش الولايات المتحدة كان يختبر روبوت لكي يقوم بتفكيك الألغام. |
| Böylece, 1967 Nisan'ında, bir Cumartesi öğle sonrası... cihazı kendi üzerinde test etmeye karar verdi. | Open Subtitles | وفي ظهر سبت أحد الأيام ، في أبريل 1967 قرر أن يختبر التجربة على نفسه |
| Bazı özel duygularımın olup olmadığını test ettiğini bende ne çeşit duygular uyandığını görmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنه كان يختبر إذا كان عندى أى مشاعر بأنه أراد رؤية نوع مشاعرى |
| Sizi stok, bono ve diğer değerlerle ilgili test edeceğiz. | Open Subtitles | الاختبار هذا راح يختبر معلوماتك الاساسية عن الاسهم والمستندات وغيره من الاوراق المالية |
| Cam asite karşı dayanıklı, ancak çoğalıcı spreyine karşı test edilmedi. | Open Subtitles | ذلك الزجاج مقاوم للحامض لكنة لم يختبر ضد رذاذ الربلكيتورز |
| Evet. Yeni bir kan esanslı güneş kremi test ediyordu. | Open Subtitles | أجل كان يختبر سائل جسد جديد من دماء البشر |
| Bağlılığını test etmek istiyorlar. Anlayacağında emin olmak için. | Open Subtitles | هم يريد أن يختبر ولائك ويتأكّدون بأنّك تفهم |
| Bu bebek jet metalinden suni damara kadar her şeyi test edebiliyor. | Open Subtitles | يأخذنا خطوات أقرب لم نصل إليها هذا الصغير يختبر كل شيء من خلال الاطارات المثبتة في المعادن |
| O, nikotin ve akciğer kanseri arasındaki bağlantıyı 30 yıldır test etmekte ve hâlâ kesin sonuçlar bulmadı. | Open Subtitles | هو يختبر العلاقة بين النيكوتين وسرطان الرئة ل30 سنة وما وجد أي نتائج حاسمة. |
| General Bauer yeni naqahdah bombasını deniyor. | Open Subtitles | الجنرال باور يختبر قنبلة الناكوادا الجديدة |
| Allosaur sürüyü sınıyor, hasta ve yaşlı hayvanları arıyor. | Open Subtitles | يختبر -الألوصور- القطيع باحثا عن الحيوانات المريضة و العجوز |
| Birileri kendi başına, uyumlu mu diye HLA testi yaptırabilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن للشخص ان يختبر مستضداته ليرى أن كان هناك اي تطابق ؟ |
| -Bunu o adamların birinden aldım. Şu müdahalesiz polimer reçinesiyle deney yapıyor. | Open Subtitles | حصلتُ على هذا من رجل في الخارج الذي يختبر بصمغ البوليمر الخامل الغير مُنتهك لبنية المواد. |
| Chester'ı gördüğümü hatırlıyorum. Aşırı derecede sakindi, ...sanki bunun olmasını istermiş gibi. Sonunda teorileriyle uğraştığı kara maddeyi, fiziksel olarak tecrübe edecek olması onu sevindirmişti sanki. | Open Subtitles | ولكن الغريب وجدته هادى وكأنه أراد أن يختبر تجربته بنفسه |
| Henüz yolcular için denenmedi. | Open Subtitles | هو لم يختبر مع المسافرين لحد الآن. |
| Sen parayla insanları sınayan şeytanın tekisin. | Open Subtitles | أنت الشيطان الذي يختبر الناس بالمال ؟ |
| Ama biliyorsunuz, başarı, insanın cesaretini en güçlü düşman kadar kesin sınayabilir. | Open Subtitles | لكن تعلم, النجاح يمكن أن يختبر الشخصية لشجاعه المرء و تحديا كأقوى الأعداء بالتأكيد |