|                Kulağında İsa, elinde sıcak şekillendirici varken, onunla mantık çerçevesinde konuşmam mümkün değil.                | Open Subtitles |                 لا يمكنني التحدث إليها بمنطق وهي تحمل معقصة ساخنة في يدها وتتقيّد بالدين                | 
|                onun eline düşen yaşayan her canlı, cehhennemdeymiş gibi acı çeker                | Open Subtitles |                 اي شيء حي بين يدها يعاني كما لو أنه في الجحيم                | 
|                Ona bakın, Tanrı'yla öylesine yakın ki eli O'nun koluna sarılmış.                 | TED |                 انظر إليها، حميمية جدا مع الإله حتى أنها تشبك يدها في ذراعه                 | 
|                ve bu küçük el dokunuşuyla yetişkin bir adamın yarasını iyileştirdi.                 | TED |                 وبلمسة يدها الصغيرة، شفت آلام رجل بالغ.                 | 
|                Kıyamete kadar şiirden bahsedebilirim fakat... onun ellerini, bu ellerin içine alamam.                | Open Subtitles |                 بوسعي قول الشعر حتىنهايةأياميولكن.. لا يُمكنني إمساك يدها بيدي هذه الشاحبة والقبيحة                | 
|                Şeflik, sol elindeki kesikleri ve yanıkları açıklayabilir.                | Open Subtitles |                 الطبخ سيفسر الجروح والحروق على يدها اليسرى                | 
|                Hayatta karşına böyle fırsatlar çıktığında Ona uzanmamak günahtır. Sana söylüyorum, günahtır.                | Open Subtitles |                 عندما تمدّ الحياة يدها هكذا فخطيئة ألّا تلاقيها، أؤكّد لك أنّها خطيئة                | 
|                Bu yüzden bugün yemine giderken Kutsal kitabı elinden fırlatmamış olmasına şaşırıyorum.                | Open Subtitles |                 لدرجة أننى فوجئت أن نص القسم لم يقفز من يدها حين أقسمت اليوم                | 
|                Sizden, ölü mavi bir ıspanak bitkisini elinde tutmakta olan küçük bir kız hayal etmenizi istiyorum.                 | TED |                 أريد منكم جميعاً أن تتخيلوا فتاة صغيرة .تحمل في يدها نبتة سبانخ زرقاء ميتة                 | 
|                Gözünde ateş, elinde kılıç onları kimsenin götürmeyeceği yere götürmüş.                 | TED |                 وبسيف في يدها وحماس في عينيها، قادتهم إلى حيث لا يستطيع أحد.                 | 
|                Leslie'yi yalnız bıraktığım zaman elinde bir silah varsa daima daha güvenli hissederim.                | Open Subtitles |                 عندما اترك ليزلى بمفردها دائما اشعر بالأمان اكثر لو تركت عندها سلاحا تحت يدها                | 
|                Çünkü bu nesnelerin gücü birinin eline geçse kendi çıkarları için kullanır.                | Open Subtitles |                 لأنّه اذا وضعت قوّة واحدة يدها علي تلك الأشياء,                | 
|                eline Photoshop'la bir basket topu verip, seni sileceğim!                | Open Subtitles |                 سأضيف صورة كرة سلة إلى يدها ثم سأحذف صورتك                | 
|                Sol eline dikkat et. Sanki bir şey gösteriyor.                | Open Subtitles |                 انظر إلى يدها اليسرى ، و كأنها تشير نحو شيء ما                | 
|                Sertleşmişti, küçük, yaşamdan kopmuş eli içeri doğru kıvrılmıştı.                 | TED |                 كانت متيبسة، وقد كانت يدها الصغيرة الهامدة مغلقة على نفسها.                 | 
|                Incil, eger iki erkek kavga ediyorlarsa, ve bu erkeklerden birinin esi diger erkegin testislerini avuclarsa, o zaman kadinin eli kesilmeli der.                 | TED |                 يقول الكتاب المقدس انه اذا ما تقاتل رجلان ومسكت زوجة احدهما بخصيتي الرجل الاخر يجب ان تقطع يدها.                 | 
|                Bayan Vole'dan mesajlar almıştım. el yazısı onunkine benziyor.                | Open Subtitles |                 لقد تسلمت رسائل من مسز فول أعتقد أن هذا خط يدها                | 
|                Çocuğuna sahip çık da ellerini dondurmanın içine sokmasın.                | Open Subtitles |                 جوبر ، هل لك ان تمنع طفلتك من وضع يدها فى الايس كريم ؟                | 
|                Draper öyle kötü terliyordu ki, elindeki su bardağı fırlayıverdi.                | Open Subtitles |                 دريبر كَانت تتعرّقُ بشكل سيئ حتى أن كأس الماء إنزلق من يدها.                | 
|                Çantasına uzanır ve Ona bir 20'lik verir.                 | TED |                 فمدت يدها الى حقيبتها وقامت بالتبرع ب20 دولار                 | 
|                Birisi bardağı onun elinden aldıktan sonra temizlemiş                | Open Subtitles |                 شخص ما مسح الكأس وبعد ذلك اعاده الى يدها                | 
|                -Ölüm zamanındaki kas gerilimi, elinin erken katılaşmasına sebep olmuş.                | Open Subtitles |                 إجهاد عضلي في وقت الوفاة جعل يدها تذهب إلى تصلب مبكر                | 
|                Arvin şu an ellerinde tamamen dokulardan üretilen bir Abazon bitkisi tutuyor.                 | TED |                 تمسك أرفين في يدها أول شجرة أبنوس تم إنتاجها كليًّا من الأنسجة.                 | 
|                Ona evlenme teklif ederek, onu dul bırakma riskini göze alamam.                | Open Subtitles |                 لا استطيع المخاطره بجعلها ارمله عندما اطلب يدها للزواج                | 
|                Kırık bir cam parçasıyla kolunu kestikten sonra bitkin bir şekilde istasyondaki peronda uyuklamaya başladı.                 | TED |                 بعد أن جرحت يدها بزجاج مكسور سقطت في نوم متعب ومتقطع في محطة القطار                 | 
|                Neden bu bayanın elleri yüzündeydi, Fess?                | Open Subtitles |                 حسناً , ما الذي سيدفع المرأة إلى وضع يدها على وجهها بهذا الشكل يا فيصل ؟                | 
|                Geri geldiğimdeyse Oksana yerde yatıyordu ve tüm elmaslar elindeydi.                | Open Subtitles |                 وعندما عدت وجدت أوكسانا ملقية على الأرض وكانت كل الماسات في يدها                |