| Trene yetişiyorlar, taksi tutuyorlar; gidecek bir yerleri var, buluşacak birileri. | Open Subtitles | يركبون القطارات وعربات الأجرة فلهم مكان يذهبون إليه أو شخصاً يلتقون به | 
| Sadece gerçekten gidecek bir yerleri olmayan insanlar için yerim var. | Open Subtitles | أحتاج الفراغ للاشخاص الذين ليس لهم مكان يذهبون إليه | 
| Ama birçoğu için gidecek bir yer yoktu. | Open Subtitles | لكن كثير منهم لم يجدوا مكاناً يذهبون إليه | 
| Farkında olsalar da olmasalar da herkes gittikleri her yerde bir iz bırakırlar. | Open Subtitles | الكل يتركون أثر في كل مكان يذهبون إليه إذا عرفوا ذلك أم لا | 
| Yine de gittikleri yerde teslim alan kişi bir belge imzalıyordur. | Open Subtitles | ولكن إذا كانوا خارج كوانتيكو فهم أيضا خارج النظام خارج نظام كوانتيكو، يجب عليهم التسجيل إلى أي مكان يذهبون إليه | 
| gidecek bir yerim yok. | Open Subtitles | كان لي مكان يذهبون إليه. | 
| En azından gidecek bir yerim var. | Open Subtitles | يعطي لي بعض مكان يذهبون إليه. | 
| gidecek bir yer. | Open Subtitles | بعض مكان يذهبون إليه. | 
| - gidecek bir yeri yok. | Open Subtitles | - وحصلت ومكان يذهبون إليه. | 
| Bu hastaların ortak bir şeyleri olmalı, gittikleri bir yer ya da yedikleri bir şey. | Open Subtitles | أتعلمين , أراهن بأن المريضين لديهم شيء مشترك كمكان كانوا يذهبون إليه أو طعام يأكلونه | 
| - Kasabayı yerle bir edecekler. - Genelde gittikleri yerle sınırlı bu. | Open Subtitles | - إنهم سيمزقون البلدة إرباً إجعلها محظورة عدا ذلك المكان الذي يذهبون إليه عادة | 
| gittikleri yere yaklaşmamız lazım. | Open Subtitles | يجب أن نقترب من المكان الذي يذهبون إليه |