| Tanrı'nın yüzünü görmüş ama o muhteşem yere gitmekle tatmin olmamış biri. | Open Subtitles | رأى وجه الله لكنه لم يرضى بالذهاب إلى هذا المكان العظيم ، أوه ، لا |
| Düzgün bir iş kadar tatmin eden şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد أي شيء يرضى المرء مثل العمل بصدق. |
| Hayır, senin kabusunum çünkü titrek kızgın mal tatmin olana kadar hiçbir yere gitmiyor. | Open Subtitles | لا, انا اسوأ كوابيسك لأن هذا الاحمق الغاضب لن يذهب بعيدا حتى يرضى تماما |
| Genç karısını memnun etmek için neredeyse her şeyi yapmaya hazır. | Open Subtitles | انه على استعداد ان يفعل اى شئ لكى يرضى زوجته الشابة |
| Ne memnun ederse yaparım – Tanrım! Sonunda onları çıkarmayacak mıyım! | Open Subtitles | افعل كل ما يرضيهم ، المسيح سوف يرضى في النهاية |
| Artık adalet zamanı, küçüğüm. Armand'ı çağırın. O buna müsaade etmez. | Open Subtitles | لقد حان وقت العدالة للنيل من هذه الصغيرة خذني الى أرماند إنه لن يرضى بذلك |
| Asla tatmin olmayacak, yeşime sahip olsa bile. | Open Subtitles | انه لن يرضى ابدا حتى ولو حصل على العقد |
| Sırf onları tatmin etmek için yazılı ifade verdim. | Open Subtitles | أعطيته تصريح مكتوب فقط لكي يرضى |
| Ortaklardan biri baskın ve duygusal bir ihtiyaçla tatmin oluyor. | Open Subtitles | احد الشركاء مسيطر و يرضى حاجة عاطفية |
| Ve Nino Schibetta tatmin olana kadar da hiçbir şey değişmeyecek. | Open Subtitles | لن يتغير شيءٌ واحد، حتى يرضى (نينو شيباتا). |
| Asla tatmin olmuyorsun. | Open Subtitles | المرء لا يرضى أبداً |
| Ama asla tatmin olamazsın. | Open Subtitles | المرء لا يرضى أبداً |
| Yaptığın her şey Bay Hamilton'u tatmin etmeli. | Open Subtitles | وكل شيء تقوم به يجب أن يرضى السيد (هاملتون) |
| Aslında Hickey erkeklerinden biri tarafından tatmin edilebilseydik, bunu yapmak zorunda kalmazdık. | Open Subtitles | ... أنا أقول فحسب أنه كان يمكننا أن نكون أصدقاء " إذا كنا نعلم أن كلانا لا يرضى برجل ينتمي لعائلة " هيكي |
| Diyorum ki, Hickeylerden tatmin olmayan tek kadın ben değilmişim yani. | Open Subtitles | ... أنا أقول فحسب أنه كان يمكننا أن نكون أصدقاء " إذا كنا نعلم أن كلانا لا يرضى برجل ينتمي لعائلة " هيكي |
| Hepimiz ölene dek tatmin olmayacak. | Open Subtitles | .لن يرضى حتى نموت جميعاً |
| Herkes tatmin olana kadar. | Open Subtitles | حتى يرضى الجميع. |
| Ne kadar iğrenç olursa olsun bir erkeği memnun etmek için her şeyi yapmaya istekli olmalısınız. | Open Subtitles | لعمل اى شئ يرضى الرجل مهما كان دنئ |
| Onları memnun edecek kişiyle, bu çok önemli. | Open Subtitles | , ومن يرضى بهم كذلك . فهذا شىء مهم جداً |
| Eğer saygıdeğer sahibimi memnun edecekse bana, evcil hayvanına acımasızca davranabilir. | Open Subtitles | .... ولكن مجددا أن كان هناك اشخاص يستحقون يقومون بأرضاء يرضى مالكه |
| Armand'ı çağırın. O buna müsaade etmez. | Open Subtitles | خذني الى أرماند إنه لن يرضى بذلك |