| Sanat eserleri arıyorlar. Tarihi önemi olan parçaları korumak istiyorlar. | Open Subtitles | إنهما يبحثان عن التحف الفنية ، يريدان حماية القطع الأثرية |
| Bu ikisi programcı. Üzerinde deneysel bir prosedür uygulamak istiyorlar. | Open Subtitles | هذان خبيران في البرمجة الحاسوبية، يريدان إجراء عملية تجريبية لك. |
| Yine, Bob ve Alice var. Güvenle iletişim kurmak istiyorlar. | TED | لدينا هنا بوب وأليس مرة آخرى، اللذان يريدان التواصل معا بشكل آمن، |
| Bir kız ve annesi 1303 numaralı dairede yaşıyor. Kimseyi yanlarında istemiyorlar. | Open Subtitles | ثمة فتاة وأمها تقطنان الشقة 1303 لا يريدان لأحد أن يشاركهما الشقة |
| Kendimi öldürdüm çünkü etrafta beni hırpalamak isteyen iki adam var. | Open Subtitles | لقد أعلنت موتي الزائف لأن هناك رجلان يريدان ضربي حتى يقتلاني |
| Özel şoförüm onları istedikleri yere bırakabilir. | Open Subtitles | أين يريدان الذهاب ؟ سائقي سيأخذهم إلى أي مكان |
| Haplarını sık sık çay ve balla almak istediklerini söylerlerdi. | Open Subtitles | لطالما قالا أنهما يريدان تناول الحبوب مع الشاي بالعسل |
| Yalnız olmak istediler. | Open Subtitles | طبيعيا انهما كانا يريدان الأنفراد |
| Oğullarının vaftiz babası olmanı istiyorlar. | Open Subtitles | كونى و كارلو يريدان أن تكون الأب الروحى لابنهما |
| Onlar ödemelerini geri istiyorlar. Valley'den satın alıyorlar. | Open Subtitles | يريدان إستعادة إيداعاتهما وسيشتريان من فالي |
| Çocuklar, dostlarım büyük bir tur atmak istiyorlar. İçeri girebilir miyiz? | Open Subtitles | مرحباً يا رجال ، معي صديقان هنا يريدان القيام بجولة هل تعتقد أننا يمكننا الدخول؟ |
| Bir fikir bulmamı istiyorlar. Ama bende fikir yok. | Open Subtitles | يريدان مني إبتكار فكرة، وليست لدي أية أفكار |
| Eminim, her şeyi inkar edeceklerdir ama gitmek istiyorlar. | Open Subtitles | ، أنا متأكدة من أنهما سينكران كل شيء ، لكنهما يريدان الذهاب |
| Federallerden iki kişi aşağıda, konuşmak istiyorlar. | Open Subtitles | هناك محققان فيدراليان بالأسفل يريدان التحدث معك |
| Bu aşklarını, kendilerine yakın olan insanlarla kutlamak istiyorlar. | Open Subtitles | إنهما يريدان الإحتفال بهذا الحب مع الأشخاص المقربين لهم |
| Kızlarını seviyorlar. Gitmesini istemiyorlar. | Open Subtitles | انهما يحبان ابنتهما لا يريدان أن يتركاها |
| Biz sadece, bazen birbirinden etkilenen ama arkadaş olmak isteyen iki kişiyiz. | Open Subtitles | نحن فقط شخصان يريدان أن يكونوا أصدقاء لكن أحيانا نجذب لبعضنا البعض |
| "Ve eğer istedikleri buysa, onlara yardım edeceğim" demişti. | Open Subtitles | و سيساعدهما على فعل ذلك إن كان هذا ما يريدان |
| Kendilerini korumak istediklerini söylediler. | Open Subtitles | قالا أنهما يريدان أن تكون معهما وسيلة للدفاع عن أنفسهما |
| Saklarlar ama birilerinin görmesini de isterler. Benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | لكنهما بالواقع يريدان أن يراها أحد ما، ذلك ما أفعله |
| Oğullarının değersiz üvey bir kızla ilişkisi olduğunu kabul etmek istemediler. | Open Subtitles | لم يكونا يريدان الإعتراف بأن ابنهم كان على علاقة بفتاة حقيرة متبناة |
| Ailen seni buraya şutladı çünkü senden kurtulmak istiyorlardı. | Open Subtitles | هل قام والديك برميك في الخارج؟ هما يريدان التخلص منك |
| Hâlâ bir kalbin var mı öğrenmek istiyorlarmış. | Open Subtitles | يريدان أن يعلما هل ما زال لديك قلب أم لا |
| Bebeğim, sence baş başa kalmak istemezler mi? | Open Subtitles | عزيزي ألا تعتقد أنهما يريدان قضاء الوقت سوية؟ |