| Adami üç saattir ofiste tutuyoruz ama hâlâ seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | لذا أحضرناه للمكتب لثلاث ساعات، ولا زال يريد التحدّث معك. |
| Adamı üç saattir ofiste tutuyoruz ama hâlâ seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | لذا أحضرناه للمكتب لثلاث ساعات، ولا زال يريد التحدّث معك. |
| Birleşmiş Milletler toplantısında konuşmak istiyor. | Open Subtitles | قال أنه يريد التحدّث للأمم المتّحدة |
| Bizimle konuşmak isteyen her kimse, açıkça mahremiyetine önem veriyor. | Open Subtitles | يبدو أنّ من يريد التحدّث إلينا يهتمّ بخصوصيّته |
| Sordum, babası hakkında konuşmak istemiyor sanki. | Open Subtitles | فعلت، لكن يبدوا أنهُ لا يريد التحدّث عن والده |
| Demin benimle konuşmak istediğini söyleyen bir mesaj bıraktın. | Open Subtitles | لقد تركتِ لي رسالة لتوّك أنه يريد التحدّث إليّ |
| - Tatlım, anneni versene. - Seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | عزيزتي, ضعي أمكِ على الهاتف - يريد التحدّث إليك - |
| Seninle bundan sonra olacaklar hakkında konuşmak istiyor. | Open Subtitles | يريد التحدّث معك بشأن ما يحدث تاليا |
| Seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | إنـه يريد التحدّث معكِ |
| -Hey. -Seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | أنت إنّه يريد التحدّث إليك |
| Seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | إنه يريد التحدّث معك |
| Büyükbaban seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | جدّك يريد التحدّث إليك |
| Benimle konuşmak istiyor. Ne kadar kalırım bilmiyorum. | Open Subtitles | الرئيس (بومدين) يريد التحدّث معي, يريد على الأرجح أن يقّدم لي عرضه. |
| Benimle konuşmak istiyor merkeze çağırdı. | Open Subtitles | يريد التحدّث معي |
| Müvekkilim bir anlaşma hakkında konuşmak istiyor. | Open Subtitles | موّكلي يريد التحدّث عن اتفاق |
| Bu konuda seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | يريد التحدّث معكِ بخصوصها. |
| Sohbet etmeyi çok isterdim, Lisbon ama burada seninle konuşmak isteyen kocaman silahlı olan bir adam var. | Open Subtitles | أودّ الدردشة معكِ يا (ليزبن)، ولكن هنالك رجل معه مسدّس كبير يريد التحدّث إليكِ |
| Seninle konuşmak isteyen biri var. | Open Subtitles | أحدهم يريد التحدّث معك |
| Yaşıyor evinde..bizimle konuşmak istemiyor | Open Subtitles | إنّه حيّ، و بالمنزلِ. ولا يريد التحدّث إلينا لا يعلَمُ بإنّها إتّصَلت بي |
| Daha 12 yaşında. Hamilelik hakkında konuşmak istemiyor. | Open Subtitles | إنّه في الثانية عشرة ولا يريد التحدّث عن الحمل فهو غير ممتع |
| Steve'in benimle konuşmak istediğini söylediklerinde kulağa makul gelmişti. | Open Subtitles | فعندما أتوا و أخبروني "ستيف يريد التحدّث معك" بدا ذلك معقولا |
| Sadece Piper'a Dan dayımın konuşmak istediğini söyleyin. | Open Subtitles | لذا قُلْ لـ ( بايبر ) أنّ خالي دان، يريد التحدّث معها، حسناً؟ |
| Bebekler hakkında konuşmak istediğinde sen onun düşünmek istemediği bir konuyu aç. | Open Subtitles | عندما يريد التحدّث عن الأطفال، تحدّثي بأمرٍ لا يريد التفكير به. |