| Ama bu hastalar servetlerini atalarının hiç kullanmadığı bir şekilde kullanıyorlar. | TED | ولكن يستخدمونه ثرواتهم بطريقة لم يفعل أجدادهم. |
| Özür dilerim, efendim. Bazı üyelerimiz arada bir kullanıyorlar da. | Open Subtitles | آسف سيدى, العديد من الأعضاء يستخدمونه الآن |
| Parçaları tutturmak için de normalde insanların burada yemek pişirmekte kullandıkları inek gübresini kullanabilirdik. | TED | والذي استخدمناه كلاصق هو في الواقع كمية قليلة من روث البقر, والذي يستخدمونه عادةً كوقود عادي. |
| Birilerinin google ı suçlayabileceğini düşünmüyorum Çünkü doğru şeyleri yapıyor El kaide gibi insanlar birbirleriyle bağlantı kurmak için google kullanıyor olsa da. | TED | لا اعتقد بان أحدهم سيلوم جوجل لانها تقوم بالعمل الصحيح حتى ان كان بعض الاشخاص كالقاعدة يستخدمونه للاتصال فيما بينهم |
| Hamile mağazasından aldım. Bunu hamileler kullanır. | Open Subtitles | حصلتُ عليه من متجر الأمومة النساء الحوامل يستخدمونه |
| Gördükleri her şeyi... Duvardaki bir resmi bile beni bulmak için kullanırlar. | Open Subtitles | أي شيء يرونه، حتى اللوحة على الجدار سوف يستخدمونه في محاولة لإيجادي |
| Albuquerque gazetesi'yle kontak kurarak kağıtlarını beyazlatmak için hangi kimyasalları kullandıklarını sordum. | Open Subtitles | انا مشترك في مجلة البوكركي وسألت ماهو الكميائي الذي يستخدمونه لتبييض الورق. |
| çocuklar buradan geçmemeli, fakat okula gitmek için kestirme yol olarak kullanıyorlar. | Open Subtitles | على الأولاد عدم المرور من ذلك الطريق لكنهم يستخدمونه كطريق مختصر إلى المدرسه |
| Evet onu nişan talimi için kullanıyorlar. | Open Subtitles | اجل انهم يستخدمونه فى التدريب على الرماية |
| Fakat bunu kesinlikle gemilerini yönlendirmek için kullanıyorlar. | Open Subtitles | لكن يتضح أن هذا ما يستخدمونه لتوجيه وتحريك السفينة |
| Denemiyorlar, kullanıyorlar. Nükleerin modası geçti. | Open Subtitles | ليس اختبار ، انهم يستخدمونه ..الاسلحة النووية اساسية ، نحن نتكلم |
| Bence halılarda kullandıkları şampuan. | Open Subtitles | أظن انها رائحة الشامبو الذي يستخدمونه على البسط. |
| - Bunlar da "AA"da kullandıkları kitapta yer alan bazı bölümlerin adları. | Open Subtitles | نعم أدرك ذلك تلك أسماء بعض من فصول الكتاب الذي يستخدمونه في الرعاية |
| Oradaki yerliler bunu vampirlerden korunmak için kullanıyor. | Open Subtitles | السكان الأصليين هناك يستخدمونه ليحموا أنفسهم من مصاصي الدماء |
| Astronotlarımızın bunu yıllardır kullanıyor olmasına rağmen, bunu deneyecek ilk servis biziz. | Open Subtitles | انه من ناسا , وايضا كان رواد الفضاء لدينا يستخدمونه نحن اول خدمة تقدمه |
| Hiç kalıntı bırakmaz. Bu yüzden müzelerde kullanır. | Open Subtitles | إنه غاز يُستخدم لتحويط وإطفاء الحرائق المتحف مُعرضٌ لذلك، لهذا يستخدمونه |
| Kimyacılar bunu, aynen sizin kilogramı marketten üzüm, et, yumurta almak için kullandığınız şekilde kullanırlar. | TED | ستفاجؤون بمعرفة أن الكيميائيين يستخدمونه بنفس الطريقة التي تستخدم بها الأرطال حين شراء العنب واللحوم الطرية أو البيض. |
| Örneğin, epilepsiyle çalışanlara aydınlatılmış onam olarak ne kullandıklarını sordum. | TED | على سبيل المثال، سألت المصابون بالصرع ما الذي يستخدمونه للموافقة المستنيرة. |
| Bir keresinde bana, Donanma Özel Timi'nin kullandığı, Küresel Yön Bulma cihazını anlatmıştı. | Open Subtitles | أخبرني مرة عن جهاز تحديد المواقع الذي يستخدمونه في المراقبة اشتريت واحدا بالخفاء ودسسته في سيارته |
| Bunu idam mahkumlarının infazında kullanılan panküronyum bromür ile karıştırdım. | Open Subtitles | ممزوجاً ببروميد البانكورونيوم والذي هو عامل قاتل يستخدمونه لإعدام السجناء |
| İşte bu o kadar çok sevdiğiniz mutluluk bitkisi sizleri öldürmek için kullanılıyor. Sizi hapsetmek ve köle yapmak için kullanıyorlar. | Open Subtitles | لذا هذا الكوكب السعيد الذي تحبينة كثيراً , يٌستخدم للقتل إنهم يستخدمونه لسجن وإستعباد المخلوقات |
| Ve onu hücrenin kalanına ulaşmak için kullanacaklar. | Open Subtitles | وسوف يستخدمونه للقبض على بقية أعضاء الخلية |
| Bu insan; aşkı ucuzlatan, istediklerini elde etmek isteyen, kullanan insanlardan daha kötü ne yaptı ki? | Open Subtitles | بعد كل شئ ، ما الذى فعله أسوأ مما يفعله الذين يرخصون ثمن الحب ؟ الذين يستخدمونه كسلاح ليحصلوا على ما يريدون |
| Evet, biliyorum. Ama onu parçaları için kullanmıyorlar. | Open Subtitles | أجل، أعلم كلّ هذا، لكنّهم لا يستخدمونه من أجل القطع |
| Güzel, çünkü ağabeyinin ona enjekte edeceği şeyi idamlarda kullanıyorlarmış. | Open Subtitles | جيد، لأن ذلك الشيئ الذي كان سيحقنه شقيقك بها يستخدمونه لأغراض الإعدام، هل كنت تعلم ذلك؟ |