| Bu çizgi filmin neredeyse her bölümünde, çakalın kuşu kovaladığı ve kuşun uçurum kenarından koşup gittiği bir an vardir, tamam hoş, o bir kuş ve Uçabilir. | TED | في كل حلقة يحدث الآتي .. هناك لحظة .. يكون الذئب يلاحق الطائر فيعدو الطائر من الجرف وهذا امرٌ طبيعي .. لان الطائر يستطيع الطيران |
| Sence insan Uçabilir mi? | Open Subtitles | هل تعتقد ان الانسان يستطيع الطيران ؟ |
| Ama bunlar harika uçucular. Özellikle bu tür binlerce kilometre uçabiliyor. | TED | إنهم ماهرون جداً في الطيران. هذا النوع بالذات يستطيع الطيران آلاف الكيلومترات. |
| Tabii ki de yumuşak olacak. uçabiliyor. | Open Subtitles | ـ بالتأكيد كانت أحذيته خفيفة ، لقد كان يستطيع الطيران |
| Uçabilen kardeş.... ...hastasının kızına aşık oldu. | Open Subtitles | الأخ الذي يستطيع الطيران وقع في حب .ابنةمريضه. |
| Uçabilen bir shinobi hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لم أسمع أبداً بننجا يستطيع الطيران |
| Çocuklar, yan odadan geçiyordum ve... hani şu okuldaki sürekli Uçabildiğini söyleyen garip çocuk var ya. | Open Subtitles | يا رفاق ، كنت لتو بالجوار وتعلمون ذلك الفتى الغريب من المدرسة الذي دائما يقول بأنه يستطيع الطيران |
| Bugün yağmur uyarısı var ve bildiğiniz üzere arılar yağmurda uçamaz. | Open Subtitles | هناك توقعات بسقوط أمطار اليوم، وكما تعلمون النحل لا يستطيع الطيران في المطر |
| O tüylere rağmen uçamıyor. | Open Subtitles | كل هذا الريش ومازال لا يستطيع الطيران |
| Elbette Uçabilir. Türünün mükemmel bir örneği. Ne yapıyorsunuz? | Open Subtitles | بالطبع يستطيع الطيران إنّه من نوع ممتاز |
| Sanırım hapse geri dönmektense Uçabilir miyim diye bir denemek istedi. | Open Subtitles | أعتقد أنه حاول أن يرى " هل يستطيع الطيران والعودة إلى " تشينو |
| Uçabilir, Kenny. | Open Subtitles | يستطيع الطيران يا كيني |
| Farem Uçabilir. | Open Subtitles | فأري يستطيع الطيران |
| Kalbi yok, ama kesinlikle uçabiliyor. Teneke adam için fena sayılmaz. | Open Subtitles | أعرف ذلك, رجل الصفيح هذا يستطيع الطيران حقاً |
| uçabiliyor. Wow. Özgür ol, mutant canavar. | Open Subtitles | انه يستطيع الطيران كن حراً ايها الوحش المتقلب |
| - "Taşra bitleri uçabiliyor." dedi. | Open Subtitles | وقالت: ياإلهي قمل الوطن يستطيع الطيران اه، جميل |
| -Bırak onu! -Bakalım uçabiliyor mu? | Open Subtitles | دعه وشأنه هيا نرى ان كان يستطيع الطيران |
| - Daha çok pilota ihtiyacımız var. - Uçabilen herkes dışarıda, efendim. | Open Subtitles | نحتاج الي مزيد من الطيارين - كل شخص يستطيع الطيران مستعد ياسيدي - |
| Uçabilen bir çocukla çıktığım için bana çok sıkıntı çektirmişti. | Open Subtitles | -لقد لامني كثيراً لمواعدتي لشاب يستطيع الطيران |
| Uçabildiğini iddia ediyor ama elimde henüz bir kanıt yok. | Open Subtitles | , يدعي أنه يستطيع الطيران لكني لا أستطيع أن أؤكد ذلك |
| Sanırım bu durumda sana Uçabildiğini de söyledi. | Open Subtitles | و اظن انه قال لكِ أنه يستطيع الطيران |
| Elindeki serçe bir yere uçamaz çünkü güç alacağı ve havalanacağı bir yer yoktur. | Open Subtitles | عصفور الدوري لا يستطيع الطيران في يد أحدنا لأنه غير قادر على إستعارة الطاقة والتحليق |
| Evet, uçamıyor bile. | Open Subtitles | أجل، إنه لا يستطيع الطيران |