| Alan bir şeylerden şüpheleniyor sanırım. Ilaria'nın konusunu açıp duruyor. | Open Subtitles | أعتقد آلن يشتبه في شيء ما، لاينفك من ذكر إلاريا. |
| Polis kundaklandığından şüpheleniyor ama henüz bir şüpheli bulamadılar. | Open Subtitles | يشتبه الشرطة أن السبب كان حريق مفتعل، لكن لا يوجد متهم |
| Bugünkü gözlemlerim FBI'da bile şüpheli yakın çalıştıklarıyla beraber. | Open Subtitles | ملاحظاتي لليوم، حتى أنّه يشتبه بالمباحث الفيدراليّة، والذين يعمل معهم عن كثب |
| Ayrıca yarbayın rüşvet yediğinden şüpheleniliyor. Bunu da soruşturuyoruz. | Open Subtitles | يشتبه أيضاً في تلقيه رشاوي ، نحن نحقق في هذا أيضاً |
| şüphe çekmeyecek biçimde düzensiz ve küçük meblağlar yatırılmış. | Open Subtitles | الودائع كانت صغيره وغير منتظمه لتفادى أن يشتبه بها |
| Olabilecek tüm aksaklıkları halletmiştik. İşte bu yüzden şüphelendi. | Open Subtitles | قمنا بكل جهدنا تلك المرة هذا ماجعله يشتبه |
| Gizli bilgiler sattığından kimse şüphelenmedi. | Open Subtitles | لن يشتبه به أحد ببيع معلومات سرية |
| Bir isyan hazırlığını biliyor ve senden şüpheleniyor, ve eşin olarak benden de . | Open Subtitles | هو يعلم أن هناك تمرد يجري تحضيره وهو يشتبه بكِ وبالتالي يشتبه بي أيضاً |
| Senin ve babanın Han'a karşı komplo kurduğundan şüpheleniyor. | Open Subtitles | إنه يشتبه في أنك تحيك مؤامرة مع والدك ضدّ الخان |
| Hayır, benden hep şüpheleniyor. Ödememi yapın da gideyim. | Open Subtitles | لا, أنه يشتبه بي كل مرة . أعطني أجري وسأرحل |
| Yani sizce eski bir yöntem kullanıyor olmasının nedeni, Malles'i şüpheli duruma düşürmemek içinmi ? | Open Subtitles | أتقولين أنّه يستخدم المنهج القديم فقط، حتّى لا أحد يشتبه بمالس؟ |
| Buna göre, ...Rusya'ya sırları satmaktan şüpheli. | Open Subtitles | و أيضا ، وفقا لهذا كان يشتبه في أنه يبيع الأسرار لروسيا |
| Bu Alan Woodford, ...uzun zamandır çetenin lideri olduğundan şüpheleniliyor. | Open Subtitles | يشتبه به منذ فترة طويلة أنه زعيم المجموعة. |
| Bunu yaparken de sorumluluk sahibi eş rolünü oyna ki senden şüphe etmesin. | Open Subtitles | وبينما تقومين بذلك قومي بدور الزوجة المطيعة حتى لا يشتبه بشيء |
| Büyük vergi hileleri, Off kıyı hesapları, Kara para aklamasından şüphelendi. | Open Subtitles | غش الضرائب الكبرى، قبالة حسابات الشاطئ، يشتبه غسل الأموال. |
| ...parlak bir öğrenci, kutsanmış bir sporcu, ama kimse içinde bulunan delilikten şüphelenmedi. | Open Subtitles | طـالب مجتـهد، رياضي موهـُوب ... لكن لا أحد يشتبه الجنونالذيبداخـِلـه... |
| - Hiç şüphelenmeyecek. Şu an babamla meşgul. | Open Subtitles | إنه لا يشتبه بشيء, أفكاره إتجهت إلىداخلوالدى... |
| Zodiac'ın kurbanı olmasından şüpheleniliyordu, ama polis bunu asla onaylamadı ve vakayı halka duyurmadı. | Open Subtitles | يشتبه بقوة انها كانت ضحية لزودياك لكن الشرطة لم تؤكد هذا مطلقا و لم ينشروا القضية |
| Burada, onun haraç almak için işkence ve cinayete kadar uzanan suçlardan zanlı olduğu yazıyor. | Open Subtitles | يقول هنا انه كان يشتبه بارتكاب جرائم تتراوح ما بين الابتزاز للتعذيب والقتل. |
| Eski hocasının cinayet şüphelisi olduğunu öğrendiğinde sarsılmıştır. | Open Subtitles | لا بدّ أنّه كان متزعزعًا حين علم بأنّ أستاذًا سابقًا يشتبه به في ارتكاب جريمة |
| Kocasının ölümüyle onun alakadar olduğundan şüphelenen biri tarafından. | Open Subtitles | من قبل شخص يشتبه بأنها قد رتبت لـوفاة زوجها. |
| Pekâlâ. Tamamız. Kimse bir şeyden şüphelenmiyor. | Open Subtitles | حسناً، نحن على ما يرام لا أحد يشتبه في شيء |
| Vurucu Takım'ın Ermeni bir para trenini soyduğundan şüpheleniyordu. | Open Subtitles | يشتبه بأن فريق المداهمة سرق قطار الأموال الأرميني |
| Dün gece New York Polisi uyuşturucu taşıdığından şüphelendikleri bir kamyonete el koymuş. | Open Subtitles | تم حجز شاحنة يشتبه فى انها تحمل المخدرات من قبل نى.بى.ى. اخر مساء. |
| Söz konusu olan oğlanın suçu işlediğine dair şüpheler vardı ama hiç kimse kesin olarak yaptığını bilmiyordu. | Open Subtitles | كان يشتبه في الولد في مسألة التعدي ولكن لا أحد يستطيع أن يقول. بشكل قاطع،أنه قد فعل ذلك. |