| Senin kan akışına girdim. Ve o bunun kokusunu alabilir. | Open Subtitles | ِأنا دخلت مجرى دمّك، وهو يمكنه أن يشتمّ الأمر |
| Böyle kadınların kokusunu çok uzaktan alırdı. | Open Subtitles | كان يمكنه أن يشتمّ رائحة المرأة الإنتقامية مثل الخنزير مع الكمأ. |
| Muhteşem koku alma duyusuna sahip bu yaratık toprağın altından bile taze bitkilerin kokusunu alabilir. | Open Subtitles | عندها حاسة الشم قوية ويمكن أن يشتمّ النمو الجديد خلال التربة. |
| Bu da eğitiminin bir parçası mı, vücut parçalarını koklamak? | Open Subtitles | ذلك جزء التدريب هنا، الطالب العسكري، يشتمّ أعضاء الجسم؟ |
| Zor olan, sana bakmak. Yanından geçmek. O iğrenç parfümü koklamak. | Open Subtitles | الذي بشدّة ينظر إليك، مشي ماضي أنت، يشتمّ ذلك cologne المقرف. |
| Bir kurup ayısı fok kokusunu bir mil uzaktan alabilir. | Open Subtitles | بوسع الدب أن يشتمّ فقمة من على بُعد أكثر من ميل |
| Onun kokusunu 50 adım geriden alıyordu ve atını ileri sürüyordu! | Open Subtitles | .. وهو يشتمّ رائحتها من على بُعد 50 خطوة - ويحثّ جواده على الصعود .. |
| Umarim uzerimdeki kedi kokusunu almaz. | Open Subtitles | أتمنى ألاّ يشتمّ رائحة القطة علي |
| Korkunun kokusunu alabiliyor, ve zayıflığının. | Open Subtitles | إنه يشتمّ خوفك ضعفك |
| Jones, belanın kokusunu bir mil öteden alır. | Open Subtitles | يشتمّ (جونز) المتاعب من على بعد ميل. |