| Kamyondaki çalıntı kimyasal atığın yerli yerinde durduğunda ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | انّهم يصرّون ان كل السائل المسروق كان موجوداً في الشاحنة |
| Akşam yemeklerini neden süvari saldırısı gibi... ilan etmekte ısrar ediyorlar? | Open Subtitles | لمَ يصرّون دائماً على إعلان العشاء كما لو أنّه هجوم فرسانٍ لعين؟ |
| Mahallem'deki dükkanlar para için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | أصحاب المتاجر في حيّي يصرّون على أموالهم |
| Ama şirketin batmasına nasıl baktığına dair içten bir yaklaşımın ve arka arkaya açılan davalara ilişkin görüşünün, kitabı asıl sattıracak nokta olduğunda ısrarcılar. | Open Subtitles | يصرّون على أنّ النظرة العميقة ..على إنهيار شركتك، و وأبعاد المحاكمات الآتية، ستكون نقطة تمحور رئيسيّة |
| Sessizlik koşulunda ısrarcılar. | Open Subtitles | إنّهم يصرّون على بند هفوة |
| Her sınıfın teste girmesinde ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | يصرّون على أن يدرّس كل المعلّمين الإختبار |
| Walter'ın hayat sigortasını ödemekte ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يصرّون على دفع مبلغ بوليصة تأمين حياة (والتر). |
| - Arama emri için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | فهم يصرّون على وجود مذكرة - ...وهذه - |