| Patatesleri böyle pişiren birisini hiç görmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أر أمن قبل شخصا يطهو البطاطس بهذه الطريقة |
| Piknik yemeği şahaneydi. Yemek pişiren bir erkek ne kadar ender... | Open Subtitles | تلك النزهة كانت جميلة من النادر إيجاد الشخص الذى يطهو |
| Bana iş buluyor, et pişiriyor. | Open Subtitles | يجد لي وظيفة، يطهو لي شرائح لحم |
| Şimdide mutfakta chili pişiriyor,maçı izliyor. | Open Subtitles | والآن هو في المطبخ يطهو, وتشاهدون |
| Ve böylece verilen mesaj yalnızca kızların Yemek yapması gerektiği idi, erkeklerin değil. | TED | وبالتالي كان نوع من ارسال رسالة أن الفتيات فقط من المفترض أن يطهو لا الفتيان. |
| Herkese Yemek pişirirdi. | Open Subtitles | كان يطهو للجميع |
| Ya da sana zeytinli makarna pişiren uzun boylu, traş olmamış Bir İtalyan erkeğiyle aşkın heyecanı.. | Open Subtitles | أو إقامة علاقة مع شاب إيطالي ذو تسريحة شعر سيئة يطهو لك العجائن |
| Sen yumurta pişiren adamsın değil mi? | Open Subtitles | لقد عرفتك, أنت الرجل الذي يطهو البيض, صحيح؟ |
| Kendi kahvaltısını pişiren bir adam olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون الرجل الذي يستطيع أن يطهو فطوره بنفسه |
| Dere kenarında sıçan pişiren yaşlı bir adam gördüm. | Open Subtitles | مررتُ على رجلٍ عجوزٍ يطهو جرذاً بجوار النهر |
| G treninin üçüncü rayında sandviç pişiren evsiz bir adam. | Open Subtitles | متشرّد يطهو بيتزا في السكة الحديدية الثالثة في المترو! |
| Mutfağımızda yumurta pişiren siyahi birisi var. Tatlım, sorun yok. | Open Subtitles | يوجدُ رجلٌ أسودٌ في مطبخنا يطهو البيض- لا بأس يا عزيزتي- |
| Benim en iyi arkadaşım o, bize fasulye pilav pişiriyor. | Open Subtitles | "هيا جميعا" إنه صديقي المفضل كان يطهو لنا الأرز و الفاصوليا |
| Guy hararetli bir şekilde Yemek pişiriyor. | Open Subtitles | حسناً، إنّ غي يطهو وجبة مُذهلة. |
| Vince pişiriyor olsaydı, kesinlikle birkaç taneye ihtiyacı olurdu. | Open Subtitles | و مادام "فينس" يطهو فسنحتاج الكثير |
| Birisi Yemek pişiriyor. | Open Subtitles | شخص ما يطهو. |
| Eğer Yemek yapacak biri olsaydı ihtiyar ve ben daha çok iş yapabilirdik. | Open Subtitles | يمكننا أنا والرجل العجوز ان نقوم ببعض الاعمال اذا كان احدهم يطهو لنا الطعام |
| Biri sana Yemek pişirdiği için sevinmelisin. | Open Subtitles | يجدر بك أن تكون سعيداً لأن أحدهم يطهو لك الطعام. |
| Babamın Yemek yapışını seyretmek beni mutlu ediyordu. | Open Subtitles | مشاهدة أبي وهو يطهو في المطبخ اشعرني بالسعادة |
| Eee, evde yemekleri kim pişirirdi, Jay? | Open Subtitles | من كان يطهو بمنزلك يا (جاي)؟ |