Aradaki fark, aslında gerçeği biliyor olması. | Open Subtitles | أجل، الأختلاف هنا هو أن جزءاً منها يعرف الحقيقة. |
gerçeği bilen biri olduğunu öğrenince, suçunu itiraf eder sandım. | Open Subtitles | أوهـ لقد فكرت مرهـ بأنه اذا أدرك أن شخص ما يعرف الحقيقة سيقدم نفسه |
Hala çok güçlü bir şekilde dünyanın gerçeği bilmesi gerektiğine inanıyor. | Open Subtitles | لازال يشعر بقوة , أن العالم , يجدر به , أن يعرف الحقيقة |
Senin çoğu yandaşını sana karşı çevirmeyi başardım ama ikimiz de gerçeği biliyoruz. | Open Subtitles | لقد حولت اخلص اتباعك ضدك ولكن كلانا يعرف الحقيقة |
Madem çocuk ağabeyiyle ilgili Gerçeği öğrenmek istiyordu, direkt söyleseydin ya? | Open Subtitles | أن كان كل هذا حول ولد يريد ان يعرف الحقيقة حول شقيقه لما لانعطيها له؟ |
Onun gerçeği bilmesini istemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ لا تريدينه أن يعرف الحقيقة ؟ |
Kimse gerçeği bilmiyor. Sen bile. | Open Subtitles | لا احد يعرف الحقيقة بما فى ذلك انت |
Beni istediğin kadar suçla, ama o gerçeği biliyor. | Open Subtitles | يمكنك إلقاء اللوم علي كما تريد لكنه يعرف الحقيقة |
Amcası gerçeği biliyor olmalı. Neden yalan söylesin ki? | Open Subtitles | إن كان عمه يعرف الحقيقة, فلماذا يكذب؟ |
Hadi ama. gerçeği biliyor. | Open Subtitles | بربك يا رجل انه يعرف الحقيقة |
Bu kargaşa hakkındaki gerçeği bilen tek adam NCIS'ten kapı dışarı edildi ve muhtemelen hak etmiş birini öldürdüğü için hapsi boylayacak. | Open Subtitles | الرجل الوحيد الذي يعرف الحقيقة حول هذه الفوضى طرد من دائرة الإستخبارات الجنائية وعلى الأرجح سينتهي الأمر به |
gerçeği bilen tek kişi benim. Bir yanıltma. Bunun bir ilacı yok. | Open Subtitles | أنا من يعرف الحقيقة فقط إنها مدينة تعصف حيث الرياح تزحف |
Bir çift olarak çalışacaksak, gerçeği bilmesi lazım. | Open Subtitles | ان كنا سوف نذهب للعمل كثنائي هو عليه ان يعرف الحقيقة |
Michael'ın birlikte geçirdiğimiz gece hakkındaki gerçeği bilmesi gerek. | Open Subtitles | ومايكل يجب أن يعرف الحقيقة عن الليله التي قضيناها أنا وأنت سويا |
Belki polis bunun bir kaza olduğunu düşünüyor ama sen ve ben gerçeği biliyoruz. | Open Subtitles | قد تقول الشرطة أنه حادث، لكن كلانا يعرف الحقيقة |
Ve şimdi ikimiz de birbirimiz hakkıdaki gerçeği biliyoruz. | Open Subtitles | والآن بات كلانا يعرف الحقيقة حيال بعضنا البعض |
Silahla gelip benden Gerçeği öğrenmek istedi. | Open Subtitles | جاء الي و وجهه المسدس الى وجهي ,مطالباً بأن يعرف الحقيقة |
Muhtemelen öldürüleceğini biliyordu ve en azından birinin gerçeği bilmesini istiyordu. | Open Subtitles | ربّما عرف أنّه سيتعرّض للقتل، -وأراد شخصاً ما على الأقل أن يعرف الحقيقة |
Kimse gerçeği bilmiyor. Sen bile. | Open Subtitles | لا احد يعرف الحقيقة بما فى ذلك انت |
Sevgin elinden alındığında gerçeği bilmek istiyorsun. | Open Subtitles | متى ما تحبّه، يُصبح مأخوذ منك؟ أنتِ وانا كلانا يعرف الحقيقة. |
Bence herkes gerçeği bilmeli. | Open Subtitles | اعتقد ان الجميع يجب أن يعرف الحقيقة. |
Jered yedi yıldır gerçeği biliyordu ve tek kelime bile etmemişti. | Open Subtitles | "جيرد" كان يعرف الحقيقة لمدة 7 سنوات و لم ينطق بشيء. |
doğruyu bilen tek kişi de şu anda kayıp. | Open Subtitles | والآن الشخص الوحيد الذي يعرف الحقيقة مفقود |
Ve gerçeği öğrenme vakti gelmişti. | Open Subtitles | هذه المرة كان يعرف الحقيقة. |
gerçeği bilmeyi hakediyor. | Open Subtitles | يستحق أن يعرف الحقيقة |
Yalan söylemenin tehlikesi birilerinin doğruyu biliyor oluşudur. | Open Subtitles | دائما هناك شخص ما يعرف الحقيقة |
Çünkü hiçbirimiz gerçeği bilmiyoruz. | Open Subtitles | لأنه لا أحد منا يعرف الحقيقة |