| Sonuçta, bazıları bir sonraki seferde daha iyi olmak için yemin ediyor ve bağışlanmak için dua ediyor. | Open Subtitles | أخيراً، يكون هناك من يقسموا أن يكونوا أفضل المرة القادمة و يطلبون الرحمة |
| Ekiptekiler ilk içeri girdiklerinde, bu odanın burada olmadığına yemin ediyorlar. | Open Subtitles | رجالي يقسموا أن هذه الغرفة لم تكن حتى هنا عندما دخلوا لأول مرة |
| İsimlerimizi imzalar, o durum için her kimse veya her neyse ona yemin eder affı kabul eder doğruca hesaplaşmaya giderdik. | Open Subtitles | نوقع أسمائنا ونقسم لأياً كان أو أياً كان ما يقسموا عليه بذلك الوقت لقبول العفو وبعدها نعود مباشرة إلى المال |
| Herkesin ciddi ciddi yemin etmesi lazım. | Open Subtitles | انا سأحتاج من الجميع ان يقسموا رسميا |
| Bu bomba uzmanlarına, yakalanmaları durumunda bu araçla ilgili en ufak bir detayı anlatmayacaklarına dair yemin ettirirler, bu çok önemli teknoloji kesinlikle düşman ellerine geçmemeli. | TED | وقد تم فرض قسم على جميع العسكرين موجهي القنابل بأن يقسموا بأنه لو تم إلقاء القبض عليهم بأن لا يفصحوا بأي معلومة بخصوصه للعدو وان لا يفضوا اي تفصيل عن ذلك الجهاز لانه من المحوري جداً ان يضع العدو يده على هذا الجهاز لانه كان حصيلة تكنولوجية أساسية هامة |