| Aslında bombaları tasarladıklarını kimsenin bilmemesi gerekiyordu. | TED | فلم يكن من المفترض أن يعرف أحد أنهم يصممون قنابل |
| Kuduz olmamaları gerekiyordu. Ama bu işlerin nasıl olduğunu bilirsin. | Open Subtitles | ولم يكن من المفترض أن تكون مسعورة لكن تعرف كيف لأمور كهذه أن تحصل |
| İki genetik model olmaması gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يوجد نمطين مختلفين من الجينات |
| Makyaj malzemeleriyle oynamamam gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن ألعب بالماكياج الخاص بها. |
| Adam yalnızca cihazı yerleştiriyordu. Henüz patlaması gerekmiyordu. | Open Subtitles | كان يريد فقط زرع القنبلة ولم يكن من المفترض أن تنفجر بعد |
| Bu sefer Futbol'u Binbaşı Kerry'nin taşıması gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | ألم يكن من المفترض أن يتولي العقيد كاري الأهتمام بالكرة |
| Tatlım özür dilerim. Bundan bahsetmemem gerekiyordu. | Open Subtitles | أوه، عزيزتي، أنا لم يكن من المفترض أن أذكر ذلك. |
| Bunun nedenini bulmaya çalışıyorum. - Bunun olmaması gerekiyordu. | Open Subtitles | أنا حقا أحاول الوصول الى نهاية هذا , لأن هذا لم يكن من المفترض أن يحدث |
| Sorun ne, tatlım? Ona yardım etmemeniz gerekiyordu. | Open Subtitles | ما المشكلة , يا حبيبي لم يكن من المفترض أن تساعدوها |
| "Benim gitmemi istiyor." "Karımın çocuğunun olmaması gerekiyordu." | Open Subtitles | يريدني أن أرحل لم يكن من المفترض أن تنجب زوجتي طفلا |
| Bir şekilde o almak gerekiyordu bir önsezi var. | Open Subtitles | بطريقة ما أتتها رؤية لم يكن من المفترض أن تراها |
| Onu kurtarmak gerekiyordu gerçeği kabul gerçekten zor bir zaman yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أمرّ بوقت سيء في تقبل أنه لم يكن من المفترض أن أنقذه |
| Olduğunda sizin orada olmamanız gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن تكونوا هناك عندما حدث الأمر |
| -Orada olmaman gerekiyordu. -Ama oradaydım. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن تكون هناك ولكننى كنت |
| Dementor'ların içeri girmemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يدخل الحراس أرض الملعب |
| Sanki yeterince kötü bir anda yaralı, ama bunların hiçbiri var sonuna kadar gerekiyordu. | Open Subtitles | من السيء أن إحداهنّ قد أصابت الآن لكن لم يكن من المفترض أن تبقى إحداهنّ هناك |
| Gerçekleşmesi gerekiyordu . Sadece yol kız dışarı istedi. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يحصل هذا لقد أردت فقط أن أُبعِدهم عن الطريق |
| Onlar Charmed Ones sonra gitmek gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يسعوا خلف المسحورات |
| Gelip bana uğraması gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن أنتظرها كان من المفترض أن |
| Yaşayabileceği kadar uzun yaşaması da gerekmiyordu. | Open Subtitles | ولم يكن من المفترض أن يحيا كل هذه المدّة أيضًا |
| Diğerlerinin seni göreceği şekilde içeri girmen gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | ألم يكن من المفترض أن تدخلي بحيث يراكي الكل؟ |
| Adam polisti. Sawa'nın kimliğini öğrenseydi doğruca bana ulaşırdı. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يقودك هذا لى _ |