| Saldırgan bağışıklık sisteminizin ilk askeri birliklerinin dikkatini çeker. | TED | الفيروس يلفت إنتباه خط الدفاع المناعي الأول. |
| Umarım panikler ve bütün ilgiyi kendine çeker. | Open Subtitles | نتأمل, ان يشعر بالذعر وان يلفت الانتباه لنفسه |
| Yani onu kaçıran kişi hız yaparak dikkat çekmek istememiştir. | Open Subtitles | علينا أن نفترض أن خاطفنا لم يرد أن يلفت النظر بالسرعه |
| Belki de polislerin dikkatini çekmek için aceleci olmak gerektiğini keşfetmiştir. | Open Subtitles | حسناً, ربما انه اكتشف بأن إن كان مندفعاً هي الطريقة لكي يلفت انتباه الشرطة |
| Buraya ne sokup sokmadığına dair dikkat çekecek tipleri de pek sevmiyor. | Open Subtitles | ولا يحب أن يلفت الناس الانتباه إلى ما لديه، الصادر والوارد، حسن؟ |
| Biliyorum dünyanın ilgisini çeken bir pozisyondasın. | Open Subtitles | أعلم أنكِ في وضع يجعل العالم يلفت انتباهه لكِ |
| Burada gerçekleştirilen diseksiyonları çarpıcı yapan şey sadece çok sık olmaları değil, çok farklı şekilde yapılmalarıydı. | Open Subtitles | ما يلفت النظر إلي عمليات التشريح هنا ليس فقط كونها معتادة،بل أيضاً كانت تتم بطريقة مختلفة كلية |
| Seni etkilemek için. Belki de dikkatini çekmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | لإثارة إعجابك، ربما يحاول أن يلفت انتباهك |
| Gerizekalı gibi görünmen bir şey saklıyormuş gibi görünmenden daha az dikkat çeker. | Open Subtitles | إنه يلفت الإنتباه بشكل أقل أن تبدو متخلفاً عن أن تبدو كمن يخفي شيئاً. |
| Ayrıca burada daha fazla varlık göstermemiz dikkat çeker ve olumsuz etkileri olabilir. | Open Subtitles | و حضور أكبر هنا ربما قد يلفت الأنتباه و يمكن أن يكون ذو نتائج عكسية |
| Işıkları üzerine çeker, kapıları açar ve istediğin her şeyi elde eder. | Open Subtitles | إنه يلفت الأنظار، ويفتح لكِ الأبواب المغلقة ويحصل على ما يريد |
| Sıfır Nokta Modülü'nden bahsetmesinin amacı, dikkatimizi çekmek olabilir. | Open Subtitles | من المحتمل أنه ذكر وحدة الطاقة الصفرية ببساطة كي يلفت انتباهنا |
| Asla böyle gösterişli bir şey takmazdı. dikkat çekmek istemezdi. | Open Subtitles | لم يكُن ليرتدي شئيًا وامضًا بهذا الشكل لكي لا يلفت النظر |
| İlgimi çekmek için tam olarak 5 saniyen var. | Open Subtitles | لديك فقط خمس ثوان كي لتقل شيئاً يلفت انتباهي |
| Hiçbir zaman mağara ağzına dikkatleri üzerimize çekecek birşey koyma. | Open Subtitles | لا تضع أي شيء قرب مدخل الكهف يلفت الانتباه |
| Dikkatleri üzerimize çekecek hiçbir şey yapmayacağız. | Open Subtitles | لن نفعل اي شيئ سوف يلفت الانتباه اكثر لنا |
| ..önemli olan insanların dikkatini çekecek birşey söylemen. | Open Subtitles | بل يهم أنك تقول شيئاً يلفت انتباه الناس |
| Biliyorum dünyanın ilgisini çeken bir pozisyondasın. | Open Subtitles | أعلم أنكِ في وضع يجعل العالم يلفت انتباهه لكِ |
| Bunu denemek için bir yere ihtiyacım var. dikkat çekmeyeceğim bir yere. Böyle bir yerimiz var. | Open Subtitles | سأحتاج إلى مكان لأختبار السلاح مكان لا يلفت الإنتباه |
| Bu, 65 milyon yıldan uzun sürmüş yırtıcı-av ilişkisidir. Boynuzlu dinozorların en çarpıcı özellikleri baş fırfırlarıdır. | Open Subtitles | إنها علاقة مفترسٍ و فريسة إستمرت لأكثر من 65 مليون عام الذي يلفت الإنتباه أكثر هي أهداب الرأس في الديناصورات ذات القرون |
| dikkat çekmeye çalışmıyorsa da şu şekilde tutar. | Open Subtitles | ما لم يكن يحاول ألاّ يلفت الانتباه فهكذا |
| Onu, bayılmadan bir kadının ilgisini çektiğini ilk defa görüyorum. | Open Subtitles | واو هذه المرةالتي أراه يلفت انتباه النساء بدون أن يتعب |