| Bir çocuk kaçırıldığında babalar kendilerini suçlarlar mantıksız olsa da bu tipiktir. | Open Subtitles | اذن؟ الاباء يلومون نفسهم عند اختطاف اطفالهم |
| Memleketimde hep Latin şoförleri suçlarlar. | Open Subtitles | من حيث اتيت , دائماً ما يلومون السائق الاتيني |
| Ve daha sonra bankalarını suçluyorlar kendilerine krediyi veren kötü adamlar oldukları için. | TED | ثم يلومون البنوك لكونهم الطرف الشرير الذي أعطاهم الرهونات. |
| Fakat hiç adil değil. Yetişkinler her şey için daima çocukları suçluyorlar. | Open Subtitles | لكن هذا غير عادل، الراشدون دوماً يلومون الأطفال على كلّ شيء |
| Onun gibiler sorunları için hep toplumu suçlar. | Open Subtitles | أولئك الناس يلومون مشاكلهم دوماً على المجتمع |
| Kadınlar çoğu zaman kendisini suçluyor. | Open Subtitles | النساء غالبا ما يلومون أنفسهم. |
| - Kit arabanızdaydı. - Will'i suçluyorlardı. | Open Subtitles | كيت كانت في سيارتك - هم يلومون ويل - |
| Annesi babası ölen çocuklar bu acıdan kaçmak için kendilerini suçlarlar. | Open Subtitles | الاطفال يلومون أنفسهم من اجل تخفيف آلامهم |
| Birbirlerini suçlarlar ve araları açılır. | Open Subtitles | و غالبا ما يلومون بعضهم ويتباعدا |
| Evet, kesinlikle. Birbirlerini suçlarlar... | Open Subtitles | -نعم ، بالتأكيد ، يلومون بعضهم البعض |
| Riley, bu durumlarda bazen yetersizlikleri için kazayı suçlarlar dedi. | Open Subtitles | إن (رايلي) قال أنه بعض الأحيان في هذه الحالات الأشخاص يلومون مشاكلهم على الحادث |
| Seçimler kapıda ve insanlar polisleri suçluyorlar. | Open Subtitles | الناس يلومون الشرطه والانتخابات قاب قوسين او أدنى |
| Metresi suçluyorlar. ve yalan masallar taşıdığını. | Open Subtitles | إنهم يلومون سيدتهم وينشرون إشاعات كاذبة. |
| Artık BD borsaları Asya'daki çöküşten etkilenmeden açıldığı için, çoğu kişi dün gece New York'ta olan panik için bir kişiyi suçluyorlar, | Open Subtitles | الآن وقد فُتحت الأسواق الأمريكية غير متأثر بإنهيار السوق الآسيوي العديد من الناس يلومون رجل واحد على الذعر الذي حصل في نيويورك ليلة الأمس |
| - Bu doğru değil. - Onlar oğlumu suçluyorlar. | Open Subtitles | ــ ذلك ليس صحيحاَ ــ إنهم يلومون إبني |
| Meksikalılar Yankee'leri suçlar beyazlar yanık tenliler hakkında endişelenir ve duvar örmeye devam ederiz. | Open Subtitles | المكسيكيون يلومون الأمريكيين المحتمع الأبيض قلق حيال البنّي ونستمرّ نحن في بناء الجدار |
| Kurbanlar kendilerini suçlar. | Open Subtitles | إن الضحايا يلومون أنفسهم |
| Bağımlıyı suçlar. | Open Subtitles | يلومون المدمن |
| Hepsi Clarinda'yı suçluyor ama işin aslını Danica öğrenecek. | Open Subtitles | يلومون "كلاريندا"، لكن "دانيكا" ستكشف الحقيقة |
| Polis liderleri ise, Detroit Metro Polis Bölümü'nü idare etmeye başlayan şirket olan Omni Consumer Products, OCP'yi suçluyor. | Open Subtitles | -وقادة إتحاد الشرطة يلومون المنتجات الإستهلاكية المهيمنة" أو سي بي" شركة قد دخلت مؤخراً بعقد مع المدينة لتمويل وإدارة دائرة شرطة "ديترويت ميتروبوليتان" |
| Dalitler Brahminleri suçluyor. | Open Subtitles | الداليت يلومون البراهميين |
| Tüm bunlar olurken kendilerini suçluyorlardı! | Open Subtitles | وطوال الوقت يلومون أنفسهم |
| Kazananlar toptan, çemberden veya kapalı odadaki esen yelden şikayet etmez. | Open Subtitles | الفائزون لا يلومون الكره أو الحافه أو سرعه الريح في غرفة مغلقة. |