| Richard bilime belgelemek için yüzeye sadece birkaç tane numune getirebilir. | Open Subtitles | ريتشارد يمكن فقط أن يعود قليلاً إلى السطح لكي يوثّق للعلم |
| Aslında, fare sadece bir zeminde harekete başlayıp bunu sürdürmekle kalmıyor bacak hareketlerini de ayarlayabiliyor. Örneğin, bir merdiven tırmanmak için .yer çekimine karşı koyabiliyor. | TED | في الحقيقة, الفأر لم يمكن فقط بإمكانه البدء والاستمرار بالحركة على الأرض, بل كان أيضاُ بإمكانه تعديل حركة ساقيه مثلاً ليقاوم الجاذبية لكي يصعد الدرج |
| Ama bu gerçek füzyon enerjisi değil. Bu sadece biraz füzyon yapmak. | TED | لكن ذلك في الواقع ليست طاقة إنصهار. ذلك يمكن فقط من حدوث بعض الإنصهار. |
| yalnızca sürgün edilmiş mason İtalyan, resim, matelurji ve mühendislikte eğitim görmüş deli bir dahinin yanıtlayabileceği bir soru. | Open Subtitles | هذا سؤال يمكن فقط لماسوني إيطالي حصل على تدريب عبقري في رسم اللوحات المعدنية و شهادة هندسة الإجابة عنه |
| Bu yalnızca öteki dünyada mümkün olabilir. | Open Subtitles | يمكن فقط أن يكون العالم التالي ، إن هذا العالم يقول أنه ممتاز |
| Eğer oraya geri dönecek olursak, öncelikle ekiplerimizin güvenliğinden emin olmam gerek... | Open Subtitles | إذا نحن ذاهبون إلى هناك، 3 فرق يمكن فقط... |
| Eğer oraya geri dönecek olursak, öncelikle ekiplerimizin güvenliğinden emin olmam gerek... | Open Subtitles | إذا نحن ذاهبون إلى هناك، 3 فرق يمكن فقط... |
| Nefret insanı sadece toplum dışına iter. | Open Subtitles | الكراهية يمكن فقط أن تجعل رجل ومجتمع، ينجرف على حدة |
| Hem suçunu itiraf etmeden, onu sadece 72 saat gözetim altında tutabiliriz. | Open Subtitles | وبدون إعتراف، نحن يمكن فقط أن أبقه تحت الحراسة ل72 ساعة. |
| Salgın, sadece larvalara maruz kalmakla yayılıyor. | Open Subtitles | العدوى يمكن فقط أن تقلّص خلال التعرّض إلى اليرقات. |
| Özel düzenek var. Bir kere kapandı mı, sadece dışarıdan açılabilir. | Open Subtitles | تم تجهيزه بشكل خاص ، عندما يتم غلقه يمكن فقط أن يفتح من الخارج |
| Lütfen Jane. Kalmanı istiyorum. Bu şey benim için sadece kötü şekilde bitebilir Billy. | Open Subtitles | ــ من فضلك جاين ، اريدك ان تبقي ــ هذا يمكن فقط أن يكون نهاية دموية لي ، بيلي |
| Zaten deniz canavarları sadece dosyalardan okunabilir çünkü gerçek değildir. | Open Subtitles | لأن وحوش البحر يمكن فقط أن إقرأ عنه، مولدر، لأنهم لا يجدون. |
| Şu anda ne hissettiğinizi sadece hayal edebilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن فقط أن أتخيّل ما أنت يجب أن تشعر الآن. |
| Ancak tamamı mesnetsiz olan bu suçlamaları yalnızca onun ailemle ilişkisini olduğu gibi önünüze sererek çürütebilirim. | Open Subtitles | والذي يمكن فقط ان ادحضه بوضع اتصاله مع عائلتي امامك |
| Oyunlarınız yalnızca geciktirmeye yarar. Kendinizi de oraya hapsettiniz. | Open Subtitles | خداعكم يمكن فقط أن يؤخر وأنتم للتوا حبستم أنفسكم |
| Çin halkının bakış açısına göre yalnızca Japonlar ortadan kalkarsa, yeterince yiyecek yemekleri olur. | Open Subtitles | من منظور الشعب الصيني، يمكن فقط أن يملكوا ما يكفي ليأكلوا إذا أُبيد اليابانيين. |