Asıl mesele başımın dertte olması. Zamanım git gide tükeniyor. | Open Subtitles | ما يهمّ أنّي في ورطة، وأعتقد أنّ الوقت ينفد منّي |
Amerika'daki aileler aç kalıyor, gıda bankaları hücuma uğrayarak çoğu Zaman yiyecekleri tükeniyor. | TED | تعاني الأسر في أميركا من الجوع، وبنوك الطعام تنوء، وغالبًا ما ينفد مالديهم من مواد غذائية. |
Fikir sayımız çok azken çok fazla hale geldi ve hastamızın zamanı azalıyor. | Open Subtitles | صارت إحتمالاتنا كثيرة جدّاً بعد أن كانت قليلة جدّاً ومريضتنا ينفد منها الوقت |
Flora Randy'i Chloe'nin tehdit olduğuna ikna etmiş olmalı. - Vaktimiz azalıyor. | Open Subtitles | ربما قامت فلورا بإقناع راندي أن كلوي تشكل تهديدا ينفد منا الوقت |
Aynı zamanda acele etmeliyiz çünkü vaktimiz daralıyor. | TED | في نفس الوقت، علينا أن نفكر بسرعة لأن الوقت ينفد. |
Gardiyan, yardım edin. Zamanım doluyor. | Open Subtitles | حارس، مساعدتي، وقتي ينفد. |
Gezegenimizde su hiç bitmeyebilir fakat bireylerin susuz kalmaması için bitmek zorunda da değil. | TED | قد لا ينفد كوكبنا من الماء، لكن ذلك لا يمنع أن يعاني الأفراد من العطش. |
Eğer bu adamın hayatını kurtarmaya çalışıyorlarsa, zamanları tükeniyor. | Open Subtitles | لو أنهم يحاولون إنقاذ حياة هذا الرجل فالوقت ينفد |
Eh, izlediğiniz her şeyde gösterisi, zamanımız tükeniyor. | Open Subtitles | حسناً ، سواء ما كان هذا العرض الذي نشاهده ، فنحن ينفد منا الوقت |
Zamanımız tükeniyor. Bunun işe yarayacağından emin misin? | Open Subtitles | الوقت ينفد بسرعة هل أنت متأكد من نجاح هذا؟ |
Zamanımız tükeniyor. Ya daha iyi bir şeyler bulun, | Open Subtitles | وليس لديكم اي خيوط للقضية وبدأ الوقت ينفد |
Tabii haklıysam ve bu çocuğun bir planı varsa işler başka. Zaman hem onun için hem de bizim için tükeniyor. | Open Subtitles | ما لم أكُن مُخطئًا، وذلك الفتى لديه خطّة، فإنّ الوقت ينفد من الجبهتيْن. |
Onu boş verin, çalışmaya devam edin. Zamanımız azalıyor. | Open Subtitles | لا تقلق لأمره، استمر بالعمل فالوقت بدأ ينفد منّا |
Mandrake kökümüz azalıyor. Bodruma bakar mısın? | Open Subtitles | لقد كاد ينفد لدينا نبات الماندراك، تحققي من القبو |
-Ama ilerde bebek istiyorum. Zamanım daralıyor. | Open Subtitles | ولكن أريد واحدة في نهاية المطاف وعلى مدار الساعة بلدي ينفد. |
Zamanımız doluyor. | Open Subtitles | لقد بدأ ينفد وقتنا |
Fişe taksanız iyi olur. Bataryalar bitmek üzere. | Open Subtitles | لقد أفلست، يا رفاق البطارية يكاد شحنها ينفد |
Wonka çikolatalarından daha fazla gerek ve çikolata kuşlarımız da bitti. | Open Subtitles | نحتاج قطع حلويات وانكا أكثر وما معنا من طيور الشوكولاتة ينفد... |
Artık evliliğimizde konuşacak fazla bir şeyimiz kalmadı. | Open Subtitles | هذا الزواج ينفد بالتأكيد من المحادثة، أليس كذلك؟ |
Burada paraları bittiğinde biraz daha bastıkları bir yerden bahsediyorum. | Open Subtitles | أتحدث عن مكان حين ينفد منهم المال، يطبعوا منه أوراقاً جديدة |
Bu bedendeki zamanım neredeyse dolmak üzere. | Open Subtitles | يكاد وقتي ينفد بداخل هذا الجسد |
Fakat yakıtı bitince yer çekimi kazanır ve yıldız çöker. | Open Subtitles | لكن عندما ينفد وقوده فإن الجاذبية تنتصر وينهار النجم |
Ya da San Carlos'ta etleri bittiği için aç kalan Kızılderililere sor hayatın değerini. | Open Subtitles | أو ماذا تساوي بالنسبة للهنود في سان كارلوس عندما ينفد اللحم |
Ama bazen şansın tükenir. | Open Subtitles | ولكن أحيانًا، ينفد حظّك فحسب. |
Fakat genç halleriniz tarihten silindiği için artık gerçekten zamanımız tükendi. | Open Subtitles | ذلك صحيح ولكن بإزالة نسخكم الأصغر من التاريخ ينفد منا الوقت حرفياً |