| Evet, önce bu Kule çöküyor, Kuzey Kulesi üzerine doğrudan isabet almasına ve zaten 18 dakikadan beri yanıyor olmasına rağmen. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، ينهار هذا البرج أولا بالرغم من أن البرج الشمالى ضرِب مباشرة و أحترق لمدة أطول بـ 18 دقيقة |
| Yeşilimsi buhar öğrencilerden uzaklaşırken arkanızda kalan tapınak çöküyor. | TED | المعبد ينهار من خلفك كما هرب الدخان الأخضر من الطالبين |
| Çıkıntı fotosferde tamamen yıkılıyor. Sıkı tutunun. | Open Subtitles | النطاق المغناطيسى ينهار تماما في الغلاف الخارجى للشمس إستعدوا |
| Aman Tanrım yahu, hayatım parçalanıyor çocuklar. | Open Subtitles | يا إلهي ، يا رفاق ، كامل عالمي ينهار لأجزاء |
| Duvara çarpma fikri var, her şey o kadar hassas ki bir anda dağılıp çökebilir. | TED | هناك فكرة الاصطدام بالجدار ، حيث في الواقع أن كل شيء على نحو ما هش للغاية، أنه كل شيء قد ينحل كليا و ينهار. |
| Dünya yerle bir olurken sen mantıksız davranarak yolumuza taş koyuyorsun! | Open Subtitles | كُل شيء سوف ينهار. إنّك تُفكر بطريقة غير عقلانية و سلبية. |
| kaybediyoruz. | Open Subtitles | انه ينهار اضغط على مفتاح الانذار |
| Hastanın ciğerleri ağır bir şekilde zarar görmüş. Karaciğer hala iflas ediyor. | Open Subtitles | رئتا المريض متضررتان بشدّة وما زال الكبد ينهار |
| Şimdi de çocuklar büyüdüğü için dünyan dağılıyor. | Open Subtitles | و الآن و قد كبر الأطفال عالمك كله صار ينهار |
| Savaş ilan edildi, borsa çöküyor veya yaşlı bir adam sokakta vuruldu ve toplum hayatının sessiz merkezi bir anda alevlenir. | Open Subtitles | اعلان الحرب سوق الأسهم ينهار أو رجل كريم مسن أُرديَ قتيلا في الشارع وإذا بالبحيرة الراكدة لحياة المجتمع تضطرب فجأة |
| Çocuklar, bu yer tamamiyle çöküyor. Buradan çıkmamız gerekiyor. | Open Subtitles | كامل المبنى ينهار يا رفاق، علينا أن نخرج من هنا. |
| Öteki taraf ve içindeki herkes çöküyor, buna ben de dâhilim. Herkes temelli yok oluyor. | Open Subtitles | الجانب الآخر ينهار وكلّ امرئ فيه بما يشملني سيزول للأبد. |
| Ama bu koridor kendi içinde sürekli değişiyor, bükülüyor, çöküyor. | Open Subtitles | لكن الرُّواق يتبدّل على الدوام، يلتوي، ينهار على نفسه |
| Burada dünyamız yıkılıyor ve siz kızlar sadece romantizmi düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | .. عالمنا ينهار الآن و أنتن الفتيات لا تفكرن سوى بالرومانسية |
| Bizi zirveye bir kere bile çıkaramayınca dünyaları yıkılıyor. | Open Subtitles | إذا لم يستطيعوا إثارتك حتى لمرة واحدة عالمهم بأكمله ينهار |
| Eminim her şey parçalanıyor gibi hissediyorsundur. | Open Subtitles | . . أنا متأكدة من أنك تشعرين أن كل شئ ينهار |
| Bir ya da iki parçasını yerinden oynatırsanız sistem çökebilir. | Open Subtitles | إذا عبِثت بشيء من القطع قد ينهار النظام بالكامل. |
| Dünya Ticaret Merkezi'nin Güney Kulesi, yaklaşık olarak 10 saniyede yerle bir oldu. | Open Subtitles | البرج الجنوبى لمركز التجارة العالمى ينهار على الأرض فى 10 ثوانى تقريبا |
| - Hastayı kaybediyoruz. | Open Subtitles | 10 سي.سي. من إي.بي.آي. إنه ينهار. |
| Pis bir mahallede oturuyor ve evinin her tarafı dökülüyor. | Open Subtitles | لديها طفلان صغار وتعيش في حي متهاوي ومنزلها ينهار |
| Tüm ulaşım sistemi çöktü. Finans sektörü de dibe vuruyor. | Open Subtitles | نظام الموصلات في العاصمة ينهار كلية والقطاع المالي تلقى ضربة قاصمة |
| Daha önce çalıştığın bebeğin doygunluğu 0-2 ve düşüyor. | Open Subtitles | الطفل الذي عملت له الجراحة انه ينهار الان |
| Çocukluklarına dönerek. Ama işe yaramamıştı. Evren, etraflarında çöküyordu. | Open Subtitles | عادوا إلى الطفولة لكن الأمر لم يفلح، فقد كان الكون ينهار من حولهم |
| Eğer polindromun mümkün olmadığı bir noktaya gelirlerse köprü çöker ve üzerindeki kişi dipsiz hendeğe düşer. | TED | إذا وصلوا لكون الترتيب التناوبي غير ممكن، سوف ينهار الجسر، والذي عليه سوف يقع لقعر الوادي. |
| Dağ, içine çökecek. 6 ay sonra, tüm Colorado. | Open Subtitles | الجبل سوف ينهار داخلها , وبعدها بستة اشهر، ستتبعه مدينة كلورادو |
| İnşa ettiğim her şey gözümün önünde yıkıldı. Bütün her şey ölecekmiş gibi gözüküyordu ve 15 senelik emeklerim bir hiçe dönmüştü. | TED | رأيت -- شاهدت كل شئ بنيته ينهار. وبدى لي أن كل هذه الأشياء ستموت وحصيلة 15 عاماً من العمل ستكون لا شئ. |