| Zenci bir adam ve beyaz bir adam prangalı olarak hapishaneden kaçar. | Open Subtitles | هؤلاء الرجلين, حسناً؟ رجل أسود و رجل أبيض يهربون من عصابة جنوبية |
| - Fail yüzde 90 arkadan kaçar. | Open Subtitles | تسعة احتمالات من عشرة . بأن المجرمين يهربون من الخلف |
| Bu adamlar namusun ışığından hamamböceği gibi kaçar. | Open Subtitles | إنهم رجال يهربون من ضوء الإحترام مثل الصراصير |
| Her yıl baskıdan kaçan binlerce mülteciyi kabul ediyoruz. | Open Subtitles | كلّ سنة نأخذ الاف اللاجئين الذين يهربون من القمع |
| Hayır. Bak. İşte o orda ve onun geyiğinden kaçan bir çok avcı. | Open Subtitles | لا، أنظر، ها هو ومجموعة الصيادين يهربون من حربته |
| kaçıyorlar! Böcek gibiler! | Open Subtitles | عليكم أن تروا أولئك الرجال يهربون من هنا كمجموعة من الحشرات |
| Dalgalardan hayatlarını kurtarmak için kaçarken sahip oldukları her şey, hem de her şeyin geride bırakılması gerekiyordu. | TED | وهم يهربون من الأمواج، للنجاة بحياتهم، جميع ما يملكون، كان عليهم ترك كل شيء خلفهم. |
| İnsanlar onlardan ölümden kaçar gibi kaçtı. | Open Subtitles | وكان الناس يهربون منهم كما يهربون من الموت لأنهم أيضاً كانوا يأخذون المرضى |
| - Oğlanlar korktuğu şeylerden kaçar. | Open Subtitles | الفتيان هم من يهربون من الأمور التي يخافون منها. |
| Ama nasıl bir insan hasta çocuğundan böyle kaçar? | Open Subtitles | لكن أيّ نوع من الأشخاص يهربون من أولادهم المرضى؟ |
| Ama ne biçim bir insan hasta çocuğundan böyle kaçar? | Open Subtitles | لكن أيّ نوع من الأشخاص يهربون من أولادهم المرضى؟ |
| Bazı insanlar vardır, yangından kaçar, bazıları ise kendini ateşe atar. | Open Subtitles | ثمة أناس يهربون من المخاطر، وأناس يقتحمونها. |
| İnsanlardan kaçar ya da onları taşlarlar. | Open Subtitles | يهربون من الناس أو يرموهم بالحجارة |
| Yerliler silahtan kaçar. | Open Subtitles | الهنود دوماً يهربون من الأسلحة |
| Öldürenin o olduğunu söylemiyorum. Demek istediğim polislerden kaçan bir çok insanın suçlu olduğu. | Open Subtitles | أنا لا أقول إنه الفاعل ما أقوله أن أغلب من يهربون من الشرطة هم مجرمون |
| Mavi bölgeden kaçan hayvanları öldürüyoruz. | Open Subtitles | نحن نستأصل الحيوانات كما يهربون من المنطقة الزرقاء وعامة الناس؟ |
| Adamlarınız ve kıtlıktan kaçan Çinliler aynı istikamette ilerliyorlar. | Open Subtitles | رجالك يتقدّمون على طول المسار نفسه كالصينيون الّذين يهربون من المجاعة. |
| Koşucular ve izleyiciler kaçıyorlar. | Open Subtitles | العدائون و المفترجون يهربون من موقع الحادث |
| Kardeşlerin ellerinde katliamdan kaçıyorlar. | Open Subtitles | يهربون من الذبح على يد الإخوين |
| Neredeydin, dede, Yahudiler Nazi Almanya'sından kaçarken ve bizim kıyılarımıza kabul edilmezken? | TED | أين كنتم، يا جدّي عندما كان اليهود يهربون من النازيين وكانوا يرفضون من شواطئنا؟ |
| Bay Hitler ve onun Nazilerinden kaçarken bile. | Open Subtitles | حتى وهم يهربون من هتلر والنازية خاصته |