| İsviçre'deki hesaplarından birini boşaltıver. Bu işin başka yolu yok. | Open Subtitles | من الأفضل أن تفرغ أحد حسابات البنك السويسري لأنه لا يوجد حل آخر |
| - Başka bir yolu yok muydu? - İşe yaradı değil mi? | Open Subtitles | ـ ألا كان يوجد حل آخر ـ كانت ناجحة، أليس كذلك؟ |
| İşe devam etmeliyiz. Başka yolu yok. | Open Subtitles | يجب ان نتصل به الان لا يوجد حل اخر |
| Şu anda, adil ticareti sağlayacak kesin bir çözüm yok | TED | في هذه اللحظة، لا يوجد حل تجاري عادل وواضح، |
| Basit bir çözüm varmış gibi sihirli değnek düşüncesine girmek çok kolaydır. | TED | من اليسير اللجوء للتفكير السهل كأنه يوجد حل بسيط بالفعل. |
| Ben de, yani bunun artık basit bir çözümü yok. | Open Subtitles | انا ايضاً. اقصد لا يوجد حل غير هذا. |
| Ama yitirilen şey akılsa standart bir çözüm yoktur. | Open Subtitles | إذا فقد عقله على أي حال لا يوجد حل محدد |
| Vur beni. Başka yolu yok. | Open Subtitles | أطلقي النار علي ..لا يوجد حل أخر |
| Listeyi tamamlayıp ondan kurtulacağız. Başka yolu yok. | Open Subtitles | سنجمع القائمة ونعطيها له لا يوجد حل آخر |
| Biliyorum ama başka yolu yok. | Open Subtitles | أنكِ مجنونة أعرف ، لكن لا يوجد . حل آخر لإيقافه ! |
| Bunun bir orta yolu yok mu? | Open Subtitles | ألا يوجد حل وسط |
| Başka yolu yok. | Open Subtitles | لا يوجد حل آخر. |
| - Başka bir yolu yok mu? | Open Subtitles | إذن فلا يوجد حل بديل |
| Yani orta yolu yok mu? | Open Subtitles | لذلك لا يوجد حل وسط؟ |
| Fakat bizi bu karmaşık durumdan kurtaracak cesur bir çözüm var. | TED | لكن الآن يوجد حل جديد فعال ليخرجنا من هذه المصيبة. |
| bir çözüm var. Ama henüz ne olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | لا يوجد حل لهذا ولكن يوجد مخرج ما ولكنني لم أجده |
| Öyle çok basit bir çözüm olmasa da Dünya'da yaşayanların hepsinin alacağı ufak önlemler büyük bir fark yaratır. | Open Subtitles | لا يوجد حل بسيط لكن إن قام سكان الأرض جميعم بعمل أشياء بسيطة جداً يمكنهم إحداث فرق كبير |
| Herhangi bir çözümü yok. | Open Subtitles | لا يوجد حل ممكن |
| Standart bir çözüm yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد حل محدد |