| Çok fazla lekesi var, bu yüzden her şeyle uyar. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الكثير مِنْ اللطخاتِ، لذا يَذْهبُ بكُلّ شيءِ. |
| Yapılacak çok iş var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الكثير مِنْ العملِ ليَعمَلُ. |
| Büyük umutlar Büyük umutları var onun | Open Subtitles | الآمال الكبيرة هو يُحْصَلُ على الآمال الكبيرةِ |
| Karaciğerinde hasar var, ama sarılık değil. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على ضررِ الكبدِ، لكن لا إلتهابَ كبد. |
| -Belki de bu bütün yapı malzemeleri ile bir olayı vardır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هو يُحْصَلُ على الشيءِ ليَعمَلُه بأجهزة البناءِ الجديدةِ بمكانِ في ميلير |
| Yapılacak çok iş var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الكثير مِنْ العملِ ليَعمَلُ. |
| İçinde drama var, zarafet var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على المسرحيةِ، هو يُحْصَلُ على مادةِ رشيقةِ. |
| Fransızca kasetleri var, onları bana verecek. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الأشرطةِ الفرنسيةِ هو سَيُقرضُني. |
| Adamın daha iki ayı var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الشهرينِ تَركَ على مُؤَجَّره. |
| Benden çok ayakkabısı var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على أحذيةِ أكثرِ مِنْ أَنِّي أعْمَلُ. |
| Belki Shakespeare oynamıyor ama ona tapan bir sürü hayranı var. | Open Subtitles | يَتصرّفُ لذا. حَسناً، لذا هو لَيسَ عَمَل شكسبير، لكن النظرةَ، هو يُحْصَلُ على الأطنانِ مِنْ الأنصارِ تلك العبادتِه. |
| Tabi paralı biri olduğu da belli, çünkü zenginlere özgü bir burnu var. | Open Subtitles | من الواضح هناك بَعْض المالِ إختلطَ في هناك لأنه يُحْصَلُ على ذلك، تَعْرفُ، أنف مالِ |
| Onda, bende olmayan ne var söyleyeceksin. | Open Subtitles | تُخبرُني ما هو يُحْصَلُ عليه بأنّني هَلْ لا يُصبحُ؟ |
| Özel diyet, fobileri var. | Open Subtitles | الحمية الخاصّة، هو يُحْصَلُ على الخوف المرضي. |
| Hayli fazla şeytani anlamları var, Ariel. | Open Subtitles | حَسناً، هو يُحْصَلُ على بعض التضمينِ الشريّرِ الجميلِ، أريل. |
| İçinde ufak tefek renkli bölümler, sayfayı açınca beliren 3 boyutlu resimler, bir sürü ilginç şey var. | Open Subtitles | تَعْرفُ، هو يُحْصَلُ على المتاهاتِ فيه، و تَعْرفُ، مناطق صبغ صَغيرةِ، الأقسام، صور بارزة. هو الكثير مِنْ المرحِ. |
| Tamam, bak, içinde beş mermi var. | Open Subtitles | بخير، نظرة، هو يُحْصَلُ على خمس دوراتِ فيه. |
| Bir dünya kitabı var ve hepsi de medeniyet tarihi ile ilgili. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الكونِ الكاملِ وكُلّ تأريخِ إنسانيِ هنا. |
| Geyik derisini yüzmek için farklı bir tekniği var deriyle kası ayırmak için hava kompresörü kullanıyor. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على هذا سَلْخ الأيِّلِ التقنية التي إستعمالات ضاغط جوي سَيَفْصلُ الجلد مِنْ العضلةِ. |
| Kafkaf komitesi üzerinde çok büyük etkisi var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الكثير مِنْ الولاء في المؤتمر التحضيري القوقازي. |
| Belkide orada Millers'ın yapı aletleriyle işi vardır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هو يُحْصَلُ على الشيءِ ليَعمَلُه بأجهزة البناءِ الجديدةِ بمكانِ في ميلير |