| -Davayı çözmüş olabilirim. Diye diye sadece "çok güzel" mi diyorsun? | Open Subtitles | قد أكون حللت القضية وأنت تقول لي "ذلك جيد جداً" فقط؟ | 
| Hadi ama. Davayı çözmüş olmama Rağmen hala kızgınsın. | Open Subtitles | هيا، أمازلت غاضبا حتى بعد أن حللت جريمتك؟ | 
| Karar verdim... bu adamı- bütün sorunlarımızı çözmüş bu adamı- | Open Subtitles | ..لقد قررت لجعل ذلك الرجل الرجل الذي يحل جميع مشاكلنا | 
| Yapsalardı kesin hızla iflas ederdik ama ülkenin matematik becerisi krizini çözmüş olurduk. | TED | وإذا فعلوا، فبالطبع سوف نفلس سريعًا، ولكننا سنكون قد حللنا أزمة مهارات الرياضيات بالبلاد. | 
| Başardıklarında ise, bulmacayı çözmüş oluyorlar. | TED | وعندما تنجح في هذا، نقول بأنها قامت بحل الأحجية. | 
| Gizemi çözmüş olamazsınız, değil mi? | Open Subtitles | لا أتصوّر أنكما حللتما اللغز بالفعل، أليس كذلك؟ | 
| Görünüşe göre Lola aile bağları oluşturmak için bazı düğümleri çözmüş. | Open Subtitles | يبدوا ان ,لولا, فكت بعض العقد هنا لتقوي الروابط الاسرية | 
| Bayan Clairol sorunu çözmüş. | Open Subtitles | أَعتقدُ الآنسةَ Clairol حَلّتْ المشكلةُ. | 
| Daniel'ın sorununu çözmüş olabileceğimizi düşünüyoruz. | Open Subtitles | حسناً، نعتقد أننا قد توصلنا على الأرجح... لأصل العلة التي أصابت (دانيال). | 
| Biz bu sorunu çözmüş gözüyle bakıyoruz, tamam mı? | Open Subtitles | نعم , لا عليك , نحن نبحث في الأمر كمشكلة محلولة , مضبوط ؟ | 
| Tatlım, eğer onun yapay bir dizi varsa olayı tamamen çözmüş olursun. | Open Subtitles | عزيزتي .. إن كان يحمل ركبة صناعية فقد حللت القضية | 
| Neden adamla tartışırken kendinizi tekrarladığınızda ikinci söyleyişinizde olayı çözmüş gibi bağırıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا عندما تتجادلين مع زوجك تكررين كلامك و فى المرة الثانية ترفعين صوتك كأنك حللت القضية | 
| Sorunun kısa süreli olarak çözmüş olabilirsin, o video da inandırıcı bir mazeret olabilir. | Open Subtitles | وقد حللت مشكلتك على المدى القصير وهذا الشريط يوفر قدرة على الإنكار | 
| Çünkü ben, bu sabah 6:41 itibariyle bu rezil bulmacayı çözmüş bulunnuyorum. | Open Subtitles | لأنني وفي تمام الساعة 6: 41 من هذا الصباح قد حللت مشكلة الدم الفاسد | 
| Demek sorununu çözmüş, ...fakat asıl soru şu, sen kendi sorununu çözdün mü? | Open Subtitles | إذاً فقد وجدت حلاً لمشكلتها ولكن يبقى السؤال: هل حللت مشكلتكِ؟ | 
| Başka bir deyişle, burada olan şey Swaptree'nin taşıyıcı firmamın şeker sarhoşluğu problemini, ekonomistlerin deyimiyle "isteklerin tesadüfü" problemini aşağı yukarı 60 saniyede çözmüş olmasıdır. | TED | بعبارة اخري ان مايجري هنا ان سوابتري يحل مشكلة حمل سكر الشركة الخاصة بي مشكلة يطلق عليها الاقتصاديون "تصادف الأحتياجات" في 60 ثانية تقريباً. | 
| Böylelikle dev el sorununu çözmüş oluyoruz. | Open Subtitles | وهذا يحل مشكلة اليد العملاقة | 
| Teşekkürler. - Buradaki sorunu çözebilirsek diğer sorunu da çözmüş oluruz sanırım. | Open Subtitles | يبدو لي أنه إن حللنا إحدى القضايا هنا، سنحل الأخرى | 
| Ama bir suçu çözmüş olsak bile, suçluyu cezalandırmakta şimdiye dek başarısız olduk. | Open Subtitles | و بالرغم من أننا حللنا جريمةً فلقد فشلنا في معاقبة المجرم | 
| Bu gece, bayanlar ve baylar size, bu gizli güçlerin şifresini çözmüş bir adamı takdim edeceğim. | Open Subtitles | الليلة سيداتى سادتى.. اقدم لكم.. اقدم لكم رجلا قام بحل هذه الالغاز | 
| Tebrikler! Olayı çözmüş olmanıza inanamıyorum. | Open Subtitles | تهاني لا أصدق أنكما حللتما المسألة | 
| Reid şifreyi çözmüş. | Open Subtitles | لقد فكت "ريد" الشفرة للتو |