| Kimse sana, ejderhayı öldüremeyecek kadar küçük olduğunu söylemez çünkü hepsi kitabın içindedir. | Open Subtitles | لن يقول لكى أحد أنك صغيرة لتقتلى التنين لأن كل هذا يحدث هنا وأنتى فى أمان |
| çünkü hepsi gitti ve sen "ne yazık" diye düşünüyorsun. | Open Subtitles | لأن كل شيء يرحل وتفكرين " يالها من وحشية " |
| Evet, çünkü hepsi Vanessa ve Chuck'ın seks videosunun internete yayılmasını içeriyordu. | Open Subtitles | نعم, لأنهم جميعا متورطون في تسريب شريط علاقة تشاك وفينيسا على الانترنت |
| çünkü hepsi boka dönerse bu filmi yapamazlar değil mi? | Open Subtitles | لانهم اذا تاذوا لن يستطيعوا صنع هذا الفيلم صحيح ؟ |
| Tofu yemeğinden bir tür duvar yapardı, ve bu müşterilerin kafasını karıştırırdı, çünkü hepsi buranın bir restoran olduğunu düşünürdü. | TED | كانت تصنع ما يشبه الجدار من طبخ التوفو و كان ذلك يربك الزبائن، لأن الجميع ظن أنه مطعم. |
| İyi, iyi çünkü hepsi onu öldürmediğimi kanıtlıyor. | Open Subtitles | جيد ، جيد لأن كل هذا يُثبتُ أني لم أقتله. |
| çünkü hepsi uyuşturucu alışverişi yapılan yerlerden kaçırılmış. | Open Subtitles | لأن كل واحدة تم اخذها من مكان معروف بشراء المخدرات |
| çünkü hepsi bir sonrakinden tümüyle farklı, değil mi? | Open Subtitles | لأن كل واحد منهم مختلف عن الآخر، أليس كذلك؟ |
| Ben sokmazsam herkes sokar çünkü hepsi senden bir parça istiyor. | Open Subtitles | إذا لم أقم بذلك فإن كل شخص سيقوم بالتدخل لأن كل شخص يريد الحصول على حصته منك |
| Helikopterden, dağlardan ve evden, çünkü hepsi çok havalı. | Open Subtitles | من المروحية والجبال والمنزل لأن كل هذا رائع |
| çünkü hepsi özgür olmak demekti, rüzgarın saçlarınızı savurması, özgür olmak... | TED | لأن كل هؤلاء كانوا يجعلوني أحس بالحرية.. الهواء يداعب شعرك...فقط أن تكون حراً. |
| Gelemezler çünkü hepsi ölü. | Open Subtitles | لا يستطيعون المجيء وأخذنا ، لأنهم جميعا موتى. |
| Tank açıklamaya çalışmış, ama kimse inanmamış, çünkü hepsi onu tanıyormuş. | Open Subtitles | حاولت دبابة إلى شرح، ولكن لا أحد يعتقد له لأنهم جميعا عرفوه . |
| Öyle diyorsun ama orada bir tane bulamazsın çünkü hepsi buraya geliyor. | Open Subtitles | انت تقول هذا لكنه لا يجب عليك الذهاب هناك قريبا لرؤية ذلك... لأنهم جميعا اتون الى هنا... |
| Hepsi ingiliz ajanı çünkü. Hepsi casus. | Open Subtitles | لانهم جميعاً عملاء بريطانيين رجال استخبارات، جواسيس |
| çünkü hepsi çok genç. Aynı şey avcı-toplayıcı kabileleri ve ilk insanlar | TED | حسنا، ذلك كله لأن الجميع شباب. ونفس الشيء بالنسبة للقناصين المجمعين والإنسان البدائي |
| çünkü hepsi de orospu çocuğu beyaz çocuklar! | Open Subtitles | حقاً؟ هذا لأنهم مجموعة من الصبيان البيض السفلة |
| Sean: Ben soğanları, brokolileri ve havuçları toplayacağım çünkü hepsi çok sağlıklı, sizi daha güçlü yapıyorlar, göründüğü üzere -- ve beni mutlu ediyorlar. | TED | شون: سآخذ بصلاً وبروكلي وجزرًا. لأنها كلها أطعمة صحية، وتقوي الجسم بالطبع، وتشعرني بالسعادة |
| Mortu çekenlerin hepsini tanıyor çünkü hepsi bu kiliseye geliyordu. | Open Subtitles | يعرف كل هذه الأشياء عنهم لأنهم كانوا يذهبون إلى الكنيسة |
| çünkü hepsi öyle düşünüyor. | Open Subtitles | هل النساء يفعلن هذا ؟ |
| - çünkü hepsi, bütün Burger Barnlar birbirinin aynı. | Open Subtitles | جميع فروع (برغر بارن) تُبنى على نفس الهيئة |