Kendini bil çünkü zaten başka bilinecek ne var ki? | Open Subtitles | إعرف نفسك ، لأنهُ ما الذي يستحقّ المعرفة أيضًا ؟ |
çünkü zaten misillemede bulunmuş. | Open Subtitles | حسناً، هذا لأنهُ قد تكفَّلَ بالأمر أصلاً |
Bizlerin yaşadığı dünya ile ilgili değilsin çünkü zaten buraya ait değilsin. | Open Subtitles | وبقية عالمنا يعيس بلا شيء معكِ لأنهُ ليس مكانكِ |
İyi iş düşüncen benden farklı çünkü zaten Folsom Gıda'dan eksik para aldık şimdi de Darby'den az para almamızı istiyorsun. | Open Subtitles | مفهومك عن الصفقة الجيدة يختلف عن مفهومي لأنّنا بالفعل قد خسرنا مايكفي من النقود في صفقة فولسوم والآن تريد منّا الحصول على نقودٍ أقل (من (داربي |
İyi iş düşüncen benden farklı çünkü zaten Folsom Gıda'dan eksik para aldık şimdi de Darby'den az para almamızı istiyorsun. | Open Subtitles | مفهومك عن الصفقة الجيدة يختلف عن مفهومي لأنّنا بالفعل قد خسرنا مايكفي من النقود في صفقة فولسوم والآن تريد منّا الحصول على نقودٍ أقل (من (داربي |
Ancak bu senin için çok zor veya çok karmaşıksa o zaman bunu burada bırakalım çünkü zaten yeterince incindim. | Open Subtitles | وإن كان ذلك عسيرًا معقّدًا إليك، فاتركني الآن، لأنّي بالفعل جُرحت أكثر من اللّازم |
Ancak bu senin için çok zor veya çok karmaşıksa o zaman bunu burada bırakalım çünkü zaten yeterince incindim. | Open Subtitles | أجل، أجل. وإن كان ذلك عسيرًا معقّدًا إليك، فاتركني الآن، لأنّي بالفعل جُرحت أكثر من اللّازم. |
Bak, ben söyleyemem çünkü zaten bilmemem gerekiyor, ama sen söyleyebilirsin. | Open Subtitles | إنظر, لايُمكنني بأن أخبره لأنهُ لا يُفترضُ عليّ المعرفة، لكن يُمكنكَ أنت. |
Fark eden bir şey yok, çünkü zaten biliyordu. | Open Subtitles | لا يهم, لأنهُ كان يعرفُ مسبقًا. |
Fark eden bir şey yok, çünkü zaten biliyordu. | Open Subtitles | لا يهم, لأنهُ كان يعرفُ مسبقًا. |