| Eğer iyi bir kadın beni değiştirdiyse bir başkası da seninle çıkacaktır. | Open Subtitles | اذا استطاعت امرأة جيدة أن تغيرني بالتأكيد أن هذه الفتاة ستخرج معك |
| çıkacaktır. Nefret dolu bir kadın. | Open Subtitles | ستخرج الأن، لأنها شخص لا يوافق على هذا الشيء. |
| Bak, teyzesi bir kaç hafta içinde hastaneden çıkacaktır. | Open Subtitles | اسـمع، عمّته ستخرج من المستشفى بعـد إسـبوعين |
| Yumurtalarımı yok etmesi için ona yardım eden varsa, yüzleri ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | عمله الأخير، إن كان هناك من ساعده على تدمير بيوضي، سيظهر وجهه. |
| Ama sonuçta, bu hasar ortaya açıkça hastalık olarak çıkacaktır. | TED | لكن في النهاية، سيظهر هذا الضرر كمرض، بشكل واضح. |
| Yerinizde olsam bunu yapmazdım. Ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | لم أكن لأفعل هذا إذا كنت فى مكانك, سيظهر |
| Ve inan bana, işi polise senin bildirdiğin lafı çıkacaktır. | Open Subtitles | ويصدّقني، كلمة ستخرج تلك إنقلبت وأخبرت عنه. |
| Düğmesine basarsam, içinden seninkinden çok daha ölümcül bir silah çıkacaktır. | Open Subtitles | إذا ضغطت على هذا الزر هنا ستخرج أسلحة أكثر فتكاً من التي لديك |
| Askeri bir soruşturma olacak, gerçek gün yüzüne çıkacaktır. | Open Subtitles | سيكون هناك تحقيقاً عسكرياً الحقيقة ستخرج للعلن |
| Kedi çantadan yakın zamanda çıkacaktır. | Open Subtitles | ستخرج القطة من الكيس في القريب العاجل |
| O dişler izin verirse kelimeler çıkacaktır! | Open Subtitles | ستخرج الكلمات من فمه إن فتحت البوابة ! خزانة أسنان |
| Belli ki masumsun ama sanıyorum ki dava mahkemeye sunulduğunda gizli kalmasını tercih edeceğin bir çok şey ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | من الواضح أنّك بريء ، ولكنني أتصوّر أنّ هناك الكثير من الاشياء التي ترغب أن تبقى سرّاً والتي ستخرج إذا ذهبت الدعوى إلى المحكمة |
| Bu yeşil yapraklardan çok fena duman çıkacaktır. | Open Subtitles | هذه الأشياء الخضراء ستخرج دخانا كثيرا |
| Kokain alışkanlığı var. Bir yerde ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | إنه مدمن كوكايين وهذه عادته سيظهر في مكان ما |
| Eğer bu saçmaIıktan KIein sorumIuysa, ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | وسيثبت إذا كان كلان هو المتسبب فيما حدث سيظهر ذلك قريباً |
| Büyük ihtimal herkes gibi bunu atlayıp Letitia'nın davasında ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | على الأغلب أنه لن يحضره ككل الباقين و سيظهر في محاكمة لاتيشا. |
| Nasıl olduğu fark etmez, en beklenmedik yerlerden çıkacaktır. | Open Subtitles | لا يهم كيف سيظهر سيأتي من أماكن غير متوقعه |
| Merak etme, bir yerleden çıkacaktır. | Open Subtitles | حسناً, لا تقلقى أنا واثق أنه سيظهر |
| Onu düşünmeyi bir an bile bırakma çünkü o an ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | -عدم التوقف عن التفكير فيه لدقيقه .. -لانه في هذه الدقيقه سيظهر .. |
| O halde sadece 'yazdır' tuşuna bas... Ekranda ne kaldıysa, eminim ki kâğıda çıkacaktır. | Open Subtitles | أضغط على زرّ "طبع الشاشة", أنا متأكد ان أي كان ما كان موجوداً سيظهر |
| Ve Kongre'den daha iyi bir karar çıkacaktır. | Open Subtitles | من الأرجح أنها ستتحمل بشكل أفضل (التفحص الدقيق لـ(الكونغرس |