| Sana söyledim, gökkuşağıyla çarpışmak acil değildir. | Open Subtitles | أخبرتك أن الاصطدام بقوس قزح ليس حالة طارئة |
| Gerçek hayatın ve diğer hayatın kafa kafaya çarpışmak üzere. | Open Subtitles | حياتك الحقيقية وكذلك الخفية على وشك الاصطدام. |
| Luke ile olan ilişkim ayrı bir dünyada olabilirdi ama görünüşe göre gezegenler çarpışmak üzereydi. | Open Subtitles | علاقتي بـ(لوك) قد تكون موجودة في عوالم منفصلة، لكن على ما يبدو أن الكواكب على وشك الاصطدام. |
| İki tren kafa kafaya çarpışmak üzere ve ben onları konuşarak ikna etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | قطاران على وشك التصادم و انا احاول اقناعهم بألا يفعلا كأنني نسيت شيء |
| Ancak tam doğru açı ile gelirseniz ve tam olarak doğru hızla gelirseniz, birbirleriyle çarpışmak yerine bir nesne diğerini sapan gibi uzağa doğru fırlatabilir. | Open Subtitles | لكن لو اقتربتم من الزاوية المناسبة وبالسرعة المناسبة، فبدل التصادم يستطيع جسيمٌ أن يدفع الآخر بعيدًا |
| Birbiriyle çarpışmak demişken... | Open Subtitles | ...بالحديث عن الاصطدام ببعضها |
| Dostlarım sokağa gidiyor olabilirler ama Crescent Circle'dan gelen 21.10 otobüsü Starlight Freight Express treni ile çarpışmak üzere. | Open Subtitles | ربّما اتّجه مساعداي للزقاق، لكنّ حافلة الـ9: 10 من (كريسنت سيركل)... على وشك الاصطدام بقطار شحن (ستارلينج). |
| çarpışmak üzereyiz! | Open Subtitles | نحن على وشك الاصطدام! |
| Evet, arabasında bir biyo silah varken kafa kafaya çarpışmak. | Open Subtitles | يا للروعة ، التصادم وجها لوجه بوجود سلاح بيولوجي في سيارته هذا ليس من الحكمة في شيء |